Sanırım artık Avrupa Birliği'ne üyelik sürecinde olmazsa olmaz denilen reformlara, yatırım programlarında Türkiye'yi yine gözde ülke konumuna getirecek bir dizi hamleye sıra geldi.
Son birkaç aydır herkes nefesini tutmuş, Anayasa Mahkemesi'nin vereceği karara kilitlenmişti. Bir çok fabrikanın sipariş dahi alamadığını, üretimin yavaşladığını, piyasalarda geri dönen çeklerin fazlalaştığını, önceki gün itibariyle ise derin bir 'oh' çekildiğini biliyorum.
İşadamlarının, dernek başkanlarının yaptığı açıklamalara bakılırsa, herkes Türkiye'nin önünün açıldığı konusunda hem fikir. Zaten başından beri iş dünyası AK Parti'nin kapatılmasına hiç sıcak bakmamıştı. Şimdi rahatladılar.
Hükümeti bilemem ama iş dünyasının AK Parti'nin kapatılmaması halinde neler olacağına ve kendilerinin de nasıl bir strateji izleyeceğine dair planlarının önceden belirlendiğini görüyorum.
Yakında askıya alınan, ertelenen ya da tamamen vazgeçilen bir çok projeye start verilirse sakın şaşırmayın. Milletin morali yerine geldi resmen.
Şimdi hükümetin en önemli görevlerinden biri Avrupa Birliği olmalı ve bu konuda geciktiğimiz yolunda sürekli uyarı veren AB temsilcilerini utandıracak bir dizi reforma acilen yol verilmeli.
Mesela AB, kadın konusunun üyelik süreci için en önemli konulardan biri olduğunu dile getirip duruyor. Oysa biz ne yazık ki OECD'nin kadın istihdamı en düşük ülkelerinden biri olarak bir arpa boyu bir yol dahi kat edemiyoruz. Artık sözde değil özde kadını erkekle eşitleyecek uygulamalarımızın olduğunu göstermenin zamanı geldi diye düşünüyorum.