Fransa'nın eski Başbakanı, Avrupa Parlamentosu ve Bağımsız Türkiye Komisyonu Üyesi Michel Rocard ile Paris'teki ofisinde buluştuk. Haftanın iki gününü Brüksel'de Avrupa Parlamentosu'nda geçiren Rocard, çeşitli defalar Başbakan Erdoğan ve Cumhurbaşkanı Gül ile bir araya gelen Fransız siyaset adamı Rocard, Türkiye'nin reformlarına devam etmesi durumunda Avrupa'nın ayakta alkışlayacağını söylüyor. Rocard'a göre, laiklik farklı kimliklerin var olduğu her toplumda vazgeçilmez bir prensip olmalı. Rocard, AKP'yi kapatma davası için, "İçinizde bulunduğunuz durumu anlıyorum ve korkuyorum. Çünkü iyi bir çıkış yolu göremiyorum" diyor. Türkiye'nin bu durumdan çıkmak için Avrupa reformlarını hızlandırması gerektiğini dile getiren Rocard, "Türkiye'nin kaderi Türkler'in elinde. Tercih sizin" değerlendirmesini yaptı.
'AVRUPALILAR İKNA EDİLMELİ'
* AKP'ye açılan kapatma davası hakkında ne düşünüyorsunuz? Bir Fransız olarak laikliğe bakış açınız nasıl? Bunun karmaşık bir problem olduğunu düşünüyorum. Ben uygarlığın kanunlarla tanımlandığını ve hükümetlerin bile kanunlara uyması gerektiğini düşünen birisiyim. Yani, insan hakları gibi konularda mahkemelerin hükümetlerin üstünde olabileceğini kabul etmeliyiz. İkinci konu da Mustafa Kemal Atatürk'ten beri Türkiye'nin sosyal barışını laiklik yoluyla kurmuş olduğu olgusudur. Laikliğin önemli olduğunu düşünüyorum, çünkü laiklik başka coğrafyalarda daha yaygın olarak uygulansaydı, on binlerce hayat heba edilmemiş olurdu. Dolayısıyla laiklik benim çok önem verdiğim, saydığım bir prensiptir. Farklı kimliklerin var olduğu her toplumda laiklik vazgeçilmez bir prensip olmalıdır. Toplumsal huzurun vazgeçilmezidir. Fakat şunu da unutmamak lazım: Son on yılda Türkiye'de pek çok hükümet işbaşına geldi ama ilk kez istikrar AKP hükümetiyle yakalandı. Ekonomik gelişmeler de Türkiye için çok yararlı oldu. Bu hükümet döneminde Türkiye komşularıyla iyi ilişkiler kurdu, dünya ile entegrasyonu gelişti. Karmaşık ve sorunlarla dolu bir dünyada Başbakan Tayyip Erdoğan ve Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'ün Türkiye için AB'yi referans almasının da çok iyi bir gelişme olduğunu düşünüyorum. Bunun AB için de önemli olduğunu kanısındayım. Ama tabii burada Avrupalıları ikna etme konusu her zaman kalıcı.
'ÇIKIŞ YOLU GÖREMİYORUM'
* 2004 yılında yaptığınız bir konuşmada Türkiye'nin AB'nin hayat sigortası olduğunu söylemiştiniz.... Kesinlikle hâlâ öyle düşünüyorum ve işte bu nedenle de içinde bulunduğunuz durumu anlıyorum. Korkuyorum; çünkü iyi bir çıkış yolu göremiyorum.
* Niye? Çünkü mahkeme eğer iddianameyi haksız bulursa, laiklik mirasınızın erozyona uğratılmasına yeşil ışık olarak algılanabilir. Mahkeme haklı bulursa, on yıldır daha yeni içinden çıkılan istikrarsızlık dönemine Türkiye geri dönebilir. Keşke bu sorun mahkeme aşamasına gelmeden önce çözülebilseydi. Ama tabii Türkiye'de yaşamayan ve günlük sorunları tecrübe etmeyen bir kişi olarak daha fazlasını söylemem uygun olmaz.
* Ama siz Türkiye'ye sık sık gidip gelen bir siyasetçisiniz... Şunu da söylemeliyim ki, ben kesinlikle laik bir insanım. Başbakan Erdoğan ile çeşitli zamanlarda iki kez görüştüm. Ve kendisine bir devlet adamı olarak saygım var. Erdoğan'ın beş yıllık dönemi boyunca Türk ekonomisi yüzde 7 büyüdü, ki bu da tartışma götürmez bir başarıdır.
'REFORMLAR HIZLANDIRILMALI'
* Avrupa Birliği'nin bu durumdan çıkışta bir rolü olabilir mi? Eğer Türkiye bu durumdan çıkmak için Avrupa reformlarını hızlandırırsa, Avrupa bunu alkışlarla karşılayacaktır. O yüzden Türkiye, Avrupa'ya uyum çalışmalarını hızlandırmalıdır. Bu süreçten geçen tek ülke Türkiye değil. Fransa da dört kez anayasasını değiştirmek zorunda kaldı. Hepimiz değişmek zorunda kaldık. Bu hiçbirimiz için kolay bir süreç olmadı. Buna karşın Türkiye içine kapanır, dünyadan izole olursa, Türkiye'ye yine saygıyla davranırız ama müzakerelerin hâlâ aynı ruhla devam etmesini kimse bekleyemez. Türkiye'nin kaderi Türklerin elinde. Tercih sizin.