Org. Necdet Özel, Anadolu Ajansı'na, demokrasiye inanan bir Genelkurmay Başkanı'nın üslûbuyla açıklamalarda bulundu.
Yargıya müdahale edemeyeceğini ama davalarla yakından ilgilendiğini, arkadaşlarının durumuna hukuki çözümler aradığını, bu yöndeki düşüncelerini ilgili ve yetkili olduklarını düşündüğü makam sahipleriyle paylaştığını, cezaevindeki Silâhlı Kuvvetler mensuplarının düzenli ziyaret edildiğini, istek ve ihtiyaçlarının tespit edilerek karşılandığını, savunmalarına yardımcı olacak bilgi ve belgelerin zamanında mahkemeye ulaştığını belirtti.
Herhalde bir Genelkurmay Başkanı, Balyoz kararını açıktan eleştirip, kuvvet komutanlarıyla karargâhta toplantı yapamaz; yapmamalı.
Mesele bu noktada kalmadı. Balyoz sanıkları açıklamalarıyla Genelkurmay Başkanı'nı topa tuttular.
Gazeteci Müyesser Yıldız, Balyoz'dan mahkûm olan Jandarma Kurmay Albay Mustafa Önsel ile Mamak'ta görüşmüş. Önsel, Necdet Özel'in 31 Ekim 2011'de Hasdal'da kendilerini ziyarete gelerek bazı sözler verdiğini hatırlatmış. İşte Müyesser Yıldız'a anlattıkları: "Necdet Bey 31 Ekim 2011 günü Hasdal'a gelerek, 4 kuvvetin en rütbeli temsilcileri olarak Bilgin Balanlı, Nejat Bek, Kadir Sağdıç ve Halil Helvacıoğlu ile görüştü. Bize iletilmek üzere çeşitli talimatlarını not ettirdi.
Komutanlarımız da bize iletti. 'Davanın tamamen sahte belgelere dayandığını biliyorum.
Çözmek için uğraşıyorum. Herkes göreve dönecekmiş gibi hazır olsun! Bu komployu önleyemezsem, ben de benden öncekiler gibi çeker giderim. Bana güvenin' demişti." Bilgin Balanlı da, avukatı kanalıyla benzer bir açıklama yaptı. "Org.
Necdet Özel, Ekim 2011'de Hasdal Cezaevi'ne geldi. Uğradığımız büyük haksızlığı teyit etti. Bu konuyu kendi yöntemiyle çözeceğini, çözemezse, görevi daha iyisini yapabilecek arkadaşlara bırakacağını söyledi." Balanlı, Genelkurmay Başkanı'ndan beklentilerini de açıklıyor: "Bizim suçsuzluğumuza inandığını kamuoyuyla paylaşsın. Balyoz dijitallerinin sahteliğini teyit eden binlerce sayfalık askeri bilirkişi raporlarının arkasında dursun."
Fakat sonuçta kararı verecek olan mahkemelerdir.
Mahkemenin özel yetkili olması, yargıç heyetine sadece usule ilişkin yetkiler tanıyor. Bunun da, karara tesir edecek bir niteliği yok. Demek istiyorum ki, "Kararı özel yetkili mahkeme verdi; dolayısıyla adil değil" demek yanlış. Kaldı ki, aynı karar Yargıtay'daki kıdemli hâkimler tarafından da onandı.