Cemaat'e yakın olarak bilinen Emre Uslu, Hakan Fidan için, "Bütün bakanlardan da, hatta Cumhurbaşkanı Gül'den de daha güçlü" diye yazdı. Bu iddiaya katılmıyorum. Acaba kıskançlık uyandırıp, Fidan'a yönelik bir antipati mi yaratmaya çalışılıyor diye düşünmek de mümkün.
Yalnız Emre Uslu'nun bu yorumundan hareketle, "Arka planda, Hakan Fidan'ı, dolayısıyla Tayyip Erdoğan'ı hedef alan Cemaat var" görüşünü benimsemek de doğru değil. "Kendisini Cemaat'e yakın olarak gören veya gösteren herkes, Fethullah Hoca adına konuşuyor" dersek, işin içinden çıkamaz, muazzam bir komplo teorisi bataklığına saplanırız.
Tıpkı 7 Şubat 2012 krizinde olduğu gibi. Söz konusu krizi, AK Parti iktidarı öncesinde de rastlanan "MİT-Emniyet rekabeti"nin bir devamı gibi görmek yerine, olayı "Gülen, Erdoğan'ı hedef aldı" diye değerlendirenler çıkmıştı.
Bu sava hiçbir zaman katılmadım.
Zira, Fidan, Erdoğan'a yakın olsa dahi, ona ilişmek, Başbakan'a dokunmak anlamına gelmez. Başbakan'ın dokunulmazlığı var. TBMM'nin çoğunluğuyla önce bir Soruşturma Komisyonu kurulur, Genel Kurul'da oylanır ve ancak Yüce Divan'da o zaman yargılanabilir.
Başbakan'a yakın herkes, her dönemde hedeftedir. Bunun sebebi haset olabilir; Başbakan'ın güvenilir bir istihbaratçı tarafından doğru bilgilendirilmesi, meselâ darbeye heves edenlerin işine gelmeyebilir.
Ya da İsrail konusunda daha bağımsız bir politika yürütülmesi, ABD-İsrail cenahında öfke uyandırabilir. Ama konuyu abartmayalım. Komplo teorilerine boğulmayalım. Ben şunu söyler, şunu bilirim: MİT'in başında darbe yanlısı Teoman Koman olmasındansa, Hakan Fidan olsun. Biz de farkına varmadan bir sabah tank sesiyle uyanmayalım.