Sevan Nişanyan, aynı Fazıl Say gibi, "Halkın bir kesiminin benimsediği dini değerleri alenen aşağılama" suçundan yargılandı ama bir yıl 45 gün ceza aldığı ve sabıkası olduğu için hüküm ertelenmedi.
Mutlaka başka ülkelerde de halkın inançlarını alenen aşağılayanların yargılanacağına dair ceza maddeleri mevcuttur. Ama bildiğim kadarıyla mahkemeler, bu gibi yazıları ya da söylemleri "düşünce özgürlüğü" çerçevesinde değerlendiriyor ve kişileri mahkûm etmiyor.
Nişanyan, "nefret suçunu" tarif ederken, sadece, bir azınlığı hedef alan cümlelerin nefret suçunu oluşturabileceğini, çoğunluğa yöneldiği takdirde bu suçun unsurlarının oluşmayacağını belirtmiş ve durumu Hz. Muhammed'i aşağılayan bir örnekle açıklamaya çalışmıştı: "Yüzlerce yıl önce Allah ile kontakt kurduğunu söyleyip, bundan siyasi, mali ve cinsel menfaat temin etmiş bir Arap lideriyle dalga geçmek nefret suçu değildir."
Burada, Müslümanlara ve onların inançlarına hakaret edildiği inkâr edilemez. Son derece rencide edici cümleler. Ama Nişanyan'ın kastı, hakaret etmekten ziyade, çoğunluğu hedef alan bir söylemin nefret suçunu oluşturmadığını belirtmekti. Gönül isterdi ki, örneği, kendi inancına yakın Hz. İsa'dan verseydi ve "Ermeniler azınlıkta olduğundan, onların peygamberi hakkında yazılanlar nefret suçu oluşturur" deseydi. Ama her halükârda, yazdıkları ne kadar rencide edici olursa olsun, hakaret kastı bulunmayan cümlelerden dolayı mahkûm olmamalıydı.