Anayasanın en ihtilâflı maddesinde uzlaşma sağlandı. Uyum Komisyonu'nda "din ve vicdan özgürlüğü" maddesi yoğun tartışmalara yol açmıştı. Ama sonuç itibariyle CHP, birçok çekincesini geri çekerek AK Parti'nin çizgisine yaklaştı; böylece mutabakata varıldı. Ahmet Türk'ün evvelki günkü açıklamaları da, BDP'nin "Türk" kelimesinin anayasaya girmesi hususunda bir tepkisi olmadığını ortaya koyuyor. Anadilde eğitim derseniz... Bu da, kanunla düzenlenebilir. Sadece yeni anayasada, 12 Eylül'den bize miras kalan "Türkçe'den başka hiçbir dil eğitim ve öğretim kurumlarında Türk vatandaşlarına anadilleri olarak okutulamaz ve öğretilemez" cümlesi yer almaz. Böylece, engel ortadan kalkar. Zaten 1924 ve 1961 Anayasalarında da böyle bir hüküm mevcut değildi. Şartlar hazır olunca da, yasal bir düzenlemeyle anadilde eğitim gerçekleşir.
Görülüyor ki, anayasa konusunda, CHP ve AK Parti'nin üzerinde anlaşamayacağı önemli bir husus kalmadı. 2010'da referanduma sunulan paket, yeni metinde aynen muhafaza edilirse, CHP'nin buna da itirazı olmayacaktır. Çünkü o maddeler halk oylamasından geçip, kabul edilmiştir.
Ama AK Parti, "Başkanlık" önerisinde 2010'da benimsenen bazı düzenlemeleri de değiştirmek, yargı erki üzerinde Başkan'ın ağırlığını arttırmak istiyor.
Benim görüşüme göre, Başkanlıkla ilgili ısrardan vazgeçilirse, herkese ılımlı gelen bir ortak metinde uzlaşma sağlanabilir.