Yeni hazırlanan anayasanın Başlangıç bölümünde, Birleşmiş Milletler'in 1948'de kabul ettiği Avrupa İnsan Hakları Beyannamesi'ne atıfta bulunmak mümkün. Böylece, tartışma da sona erer. Avrupa İnsan Hakları Beyannamesi, 1776 tarihli Amerikan Bağımsızlık Bildirisi ve 1791 tarihli Fransız İnsan ve Yurttaş Hakları Bildirgesi'nden esinlenmiştir.
Amerikan Bağımsızlık Bildirisi'nde, "Bütün insanların eşit yaratıldıklarına, yaratıcıları tarafından onlara hayat, özgürlük ve mutluluğu arama hakkı gibi geri alınamaz bazı haklar verildiğine inanıyoruz" denilmekte.
Fransız İnsan ve Yurttaş Hakları Bildirisi de, benzer mahiyette bir belgedir: "İnsanlar, haklar yönünden özgür ve eşit doğarlar ve yaşarlar. Her siyasal toplumun amacı, insanın doğal ve kaybedilmeyen haklarını korumaktır. Bu haklar özgürlük, mülkiyet, güvenlik ve baskıya karşı direnmedir. Hiçbir kuruluş, hiçbir kimse milletten kaynaklanmayan bir iktidarı kullanamaz. Düşüncelerin ve inançların serbest iletimi insanın en değerli haklarındandır. Bu sebeple, her yurttaş serbestçe konuşabilir, yazabilir ve yayın yapabilir."
Birleşmiş Milletler Genel Kurulu'nun 1948'de kabul ettiği İnsan Hakları Beyannamesi'nde de, yukarıdakilere benzeyen haklar 30 maddede özetlenmiştir.
Metinler kısmen farklı fakat anlayış aynı. Yeni anayasanın Başlangıç bölümüne, yukarıdaki ilkeler konulabilir. Buna da hiçbir partinin itirazı olmayacağını sanıyorum. Anayasada uzlaşma sağlamak, iyi niyet sergilendiği takdirde hiç o kadar zor değil.