Türk Ceza Kanunu'nun 216'ncı maddesinin 3'üncü fıkrasında yer alan "kamu barışını bozmaya elverişli" kıstasına uymadığını düşündüğüm için, Fazıl Say'a verilen cezayı haksız buluyorum. Ama "Öldük, bittik, mahvolduk, rezil olduk" gibi abartılı cümlelere de gerek yok. Netice itibariyle, hüküm ertelendi, Fazıl Say da hapishaneye girmedi.
Ayrıca Türkiye'nin önemli bir mesafe kat ettiğini, 2002 ile kıyaslayarak anlayabiliriz. O tarihte, eski Türk Ceza Kanunu'nun aynı suçu düzenleyen maddesinden (312'nci madde) yargılanan Tayyip Erdoğan 10 ay ceza almış ve Pınarhisar Cezaevi'nde 4 ay yatmıştı. Üstelik siyaseten önü kesilmiş, bin bir zorlukla yoluna devam edebilmişti. Neticede, Fazıl Say gibi, kimsenin dinine, imanına hakaret etmiyordu. Onu cezaevine sokan dizeler şöyleydi: "Minareler süngü, kubbeler miğfer /Camiler kışlamız, mü'minler asker /Bu ilâhi ordu dinimi bekler /Allahu Ekber, Allahu Ekber."
Ya Fazıl Say ne demiş? "Nerede yavşak, adi, magazinci, hırsız, şaklaban varsa hepsi Allahçı... Irmaklarından şaraplar akacak diyorsun cennet-i âlâ meyhane midir, her mümine 2 huri vereceğim diyorsun cennet-i âlâ kerhane midir?"
Say'ın sözlerini, kimi, düşünce özgürlüğü kapsamında, kimi bunun dışında görebilir. Ama her halükârda, dinin kutsallarına bir hakaret olduğu ortada. Oysa Erdoğan'ın okuduğu mısraları, herkes, tartışmasız, düşünce özgürlüğü çerçevesinde değerlendirir.
Bazı köşeleri okuyorum; sanki Say'ın Twitter'da takipçilerine gönderdiği satırlar Ömer Hayyam'a aitmiş gibi, "Kim bilir Hayyam bin yıl sonra kendi dizelerinden dolayı birinin mahkûm olduğunu bilse ne kadar şaşırırdı" diye yazıyorlar.
Bu yorum, öncelikle Ömer Hayyam'a hakaret. Hayyam, o kadar densiz, kendini bilmez biri miydi? O şöyle yazmış: "Derler ki cennette huriyanlar olacak / Orada saf şarap ile ballar olacak / Mey ile maşukayı tercih ettik / Nasılsa sonunda bunlar olacak."
Bugün Fazıl Say'a sözde düşünce özgürlüğü adına sahip çıkanlar, dün Erdoğan'ın mahkûmiyetini desteklemişti. En azından ağızlarını açmamışlardı. Bir gazetemiz "Muhtar bile olamayacak" diye manşet atmıştı.
Geçmişle mukayese ettiğimizde, Türkiye'de düşünce özgürlüğüne gösterilen ilginin arttığını görüyoruz.