Türkiye, bugün, bir iki ay önce tahmin edemeyeceğimiz bir noktaya gelmiş bulunuyor.
BDP'lilerin, PKK'nın lider kadrosu ile buluşmalarının fotoğrafları gazetelerde yer alıyor. Sürecin şeffaf biçimde yürütülmesi kamuoyunu da buna hazırlamış olacak ki, toplumda büyük bir rahatsızlık ortaya çıkmadı. Aslında, yasal açıdan değerlendirildiği takdirde, bu görüşmeler suç kapsamı içine de girebilir. Ama herkes, barışa kenetlenmiş; bundan böyle kan akmayacaksa, sonuca götürecek adımlar da zihinlerde meşrulaşıyor.
PKK'lıların Türkiye'yi terk etmesi, silâhlı mı, silâhsız mı olacak ya da askeri bir operasyonla karşılaşmadan nasıl çekilecekler tartışmasının da, bu ortamda bir anlam ifade etmediği meydanda. Başbakan'ın açıklamaları ipuçlarını verdi.
Anlaşılıyor ki, örgüt, güvenlik güçlerinin denetimi altında bulunan karakollardan uzak alanları güzergâh olarak seçecek. Askeri birlikler saha taraması yapmak için valilikten talimat almak zorunda.
Kendilerine böyle bir emir ve yetki verilmeyince, PKK'nın çekilme sürecinde, asker, sadece sınır güvenliğini sağlayacak; geniş arazide teröristi saklandığı yerde bulma amacıyla arama tarama yapamayacak.