Balyoz'da, sanıklar, darbeye eksik teşebbüsten mahkûm oldular. Hâkimler, darbe faaliyetlerinin hazırlık aşamasında mı kaldığını, teşebbüsü gösteren adımlar atılıp atılmadığını, bundan vazgeçildiyse birisinin mi engellediğini, herhalde gerekçeli kararlarında açıklayacaklar. Mahkeme, kendiliklerinden vazgeçtiklerine hükmetseydi, muhtemelen ağır cezalar vermeyecekti. Nitekim Kara Kuvvetleri Komutanı Aytaç Yalman hakkında açılmış hiçbir dava yok. Yalman, Balyoz hazırlıklarına hiç katılmadı, o tarihte Hilmi Özkök'ün yanında durdu ama daha sonraki aşamada, hükümete muhtıra verilmesini Genelkurmay Başkanı'na teklif etmeye kadar işi ilerletti; fakat sonradan vazgeçti. Sarıkız eylem planına iştirak etmişti lâkin bunun çıkar yol olmadığını gördü. Hatta Özden Örnek günlüklerinden anladığımız kadarıyla, Jandarma Genel Komutanı Şener Eruygur ve Hava Kuvvetleri Komutanı İbrahim Fırtına'nın "Bir an önce darbe yapalım" tavırlarından rahatsız da oluyordu. Bu görüşünü Özden Örnek'e aktardı.
Günlük 1 Şubat 2004: "Aytaç Paşalar'a ziyarete gittik ve hemen konu ülke meselelerine döndü. Bana 'Seninle özel konuşmamız lâzım. Ben Şener (Eruygur) ile İbrahim'in (Fırtına) davranışlarını tasvip etmiyorum. Çok ifrata kaçıyorlar. Geçen gün MİT'ten... Şenkal (Atasagun) iki haber verdi; birincisi Jandarma Genel Komutanlığı'nın bütün hareketleri biliniyor ve yasa dışına çıktığı değerlendiriliyor. İkincisi ise Genelkurmay Başkanı ile kuvvet komutanlarının arası açık ve bu sorun herkes tarafından ve kesinlikle biliniyor. Bu nedenle artık kendimize bir çekidüzen verip ülkeyi bir maceraya götürmek yerine devamlı ve kararlı bir tutum sergilemeliyiz' dedi."
Günlük 3 Şubat 2004: "Jandarma Genel Komutanlığı'ndaki takdimin sonunda, Hava Kuvvetleri Komutanı (İbrahim Fırtına) ve Jandarma Genel Komutanı (Şener Eruygur) 'Hemen 10 Mart'ta ihtilâl yapalım' diye bastırmışlar. Kara Kuvvetleri Komutanı (Aytaç Yalman) onları frenlemiş; zamanın uygun olmadığını, beklememizi salık vermiş."