Ayşe Arman, elinde balyoz, iki Balyoz avukatıyla, Balyoz davasını yazdı. Bu konuda hiç bilgisi olmadığını zaten kendisi de itiraf ediyor. Sanıkların ileri sürdüğü "dijital çelişkileri" duyunca, ağzının açık kaldığını belirtiyor. Oysa zaten baştan beri sanık avukatları savunmalarını bu çelişkiler üzerine dayandırmaya çalışıyor. Dolayısıyla şaşıracak bir durum yok ortada.
Arman, her zaman güzel sorular sorar. Ama konu hakkında bir fikri olmadığı için, bu röportaj, -kusura bakmasın ama- "çanak" olmuş. Meselâ muhatabını sıkıştırmak istiyorsa, şunu sormalıydı: "Kara Kuvvetleri Komutanı Aytaç Yalman'ın kesinlikle karşı çıkmasına rağmen, Çetin Doğan, niçin iç tehdide yönelik bir savaş oyununda ısrarlı davrandı?"
Arman, "Bu davanın amacı ne?" diye sormuş, avukatlar şu cevabı vermiş: "Türkiye'nin ülkede ve bölgede bağımsız bir güç olmasını hedefleyen birtakım muhalif askerleri sahte verilerle yargılamak, cezalandırmak ve onlardan kurtulmak."
Bu cevaba kargalar güler ama Ayşe Arman ciddi ciddi sormaya devam etmiş: "O askerler arasında darbe yapmaya niyetlenmiş kimse yok mu?"
Bence sorması gereken başka bir soru vardı: "Jenerik senaryoda sahnelenen oyun, Türkiye'nin bağımsız bir güç olmasına yönelik unsurlar mı taşıyordu? Yoksa sıkıyönetim ilanı, Mutabakat Hükümeti'nin kurulması, bazı belediye başkanlarının görevden alınması mı amaçlanıyordu? Peki, binlerce kişinin tutuklanıp, sorgulanması neyin nesiydi?" Keşke Ayşe Arman jenerik senaryoda geçen şu cümlenin anlamını öğrenmeye çalışsaydı: "Gözaltına alınan ve tutuklananlar, başlangıçta Üsküdar bölgesinde Burhan Felek tesislerinde, Ümraniye'de Netaş misafirhanesinde, Kadıköy'de Fenerbahçe stadyumunda toplanacak ve bilahare sorgulanmak üzere Ümraniye Kapalı Cezaevi'ne götürülecek. Jandarma ve polis sorgulama timleri vasıtasıyla sorgulanacaktır." Türkiye'nin ülkede ve bölgede bağımsız bir güç olmasını engelleyenler mi stadyumlarda sorgulanacak ve Ümraniye Kapalı Cezaevi'ne gönderilecekti?
Balyoz'a ilişkin dijital belgelerin aynısı nasıl oluyor da, Gölcük Donanma Komutanlığı İstihbarata Karşı Koyma Birimi'nin parkelerinin altından çıkan bir hard diskte de yer alıyordu? Bu kadar özel ve korunaklı bir mekâna kim, nasıl girip hard diske sahte delil yerleştirebilirdi?
Ya Plan Semineri sona ererken Çetin Doğan'ın sarf ettiği sözler: "Genelkurmay Başkanı'na diyeceğim ki, 'Siz Meclisi ve hükümeti uyarıcı, bu gidişe dur deyici bir ültimatom verin gerekirse. Gerekirse çağırın, bu işin sonu b... tur' deyin. Evvela ulusal birliğimizin... Buraya öyle yazmışım. İnandırıcı bir Milli Mutabakat Hükümeti kurulması suretiyle, halkın tasvip edeceği tarafsız, bağımsız... Bütün bu gailelerden sonra seçime götürecek bir hükümetin kurulması en önemli, birinci öncelik..."
Kısacası Ayşe Arman galiba, elinin hamuruyla Balyoz işine bulaşmakla iyi etmemiş. Biraz "çanak" kalmış.