Türkiye'nin en iyi haber sitesi
NAZLI ILICAK

Şemdinli... Beytüşşebap... Halk savaşı

Pazar akşamı PKK'lılar Kaymakamlık, polis lojmanları ve Jandarma Taktik Alay Komutanlığı'na saldırdı. 10 şehidimiz var, 20 terörist öldürüldü. Olaylar, Hakkâri/ Şemdinli'den Şırnak'a mı sıçradı diye insan endişe ediyor. Terör örgütünün farklı bir taktik uyguladığı ortada: Sözde "Devrimci Halk Savaşı."
Bu talimatı Abdullah Öcalan 27 Temmuz 2011'de avukatlarıyla görüşmesi sırasında dolaylı olarak vermişti.
İşte o görüşmedeki Kandil'e ve KCK'ya yönelik sözleri: "Kandil bu ucuz, sahte, bir türlü gerilla tarzı tutturamayan şeye son vermek zorunda. Ben halk savaşını yapmaya hazırım diyor... Yap. Bir hafta içinde yapmazsan senden alçağı yoktur... Bir de KCK'yı uyarıyorum. Bana ikide bir mektupta yazacağınıza, ne .... yiyecekseniz yersiniz. Hazırız her türlü şeye. Hazırsan hazırlığını hayata geçir beni ilgilendirmez. Savaşacaksan savaş bana ne ya! O seni ilgilendirir, tabii görevin... Şimdi mektupta şöyle yazıyor: 'Eğer devlet, işte hükümet bizim şeyimizi yapmazsa biz de hazırlıklıyız, her an büyük savaşa başlayabiliriz.' Yap salak!"
Suriye'deki yönetim boşluğu, "Devrimci Halk Savaşı"nın zeminini de hazırladı. Aslında, PKK ile görüşmeler 12 Haziran 2011 seçimlerinden sonra da kısa bir süre devam etti. Dönüm noktası, 14 Temmuz 2011'de Silvan'da askerlere yönelik saldırıydı. 13 askerimizin ölmesiyle Oslo süreci sona erdi.
MHP Genel Başkan Yardımcısı Emin Haluk Ayhan'ın da, aynı benim gibi Oslo'daki "mutabakatı" merak ettiği anlaşılıyor. Ayhan soruyor: "Oslo'da PKK'lılara verilen bir söz var mıydı? Hangisi yerine getirilmedi? Varılan mutabakata kim uymadı? Hükümet belgelere dayanarak bunu açıklamalı" diyor.
Şemdinli saldırıları "Devrimci Halk Savaşı"nın bir parçası mı? BDP'li Selahattin Demirtaş, "Şemdinli-Çukurca arası 400 kilometre karelik alanda PKK hâkim" dese bile, halkın desteği kazanılmadığı için, böyle bir hâkimiyet, varsa dahi kalıcı olamaz. Beytüşşebap saldırısı da, Şemdinli'den sonra daha geniş bir alana yayılma çabasının bir başka adımı. PKK'nın mayın patlatma ya da karakol baskını gibi eylemlerin yanı sıra, kalabalık kitleler halinde merkezdeki yerel yönetim birimlerini hedef alması, Öcalan'ın söz ettiği "Devrimci Halk Savaşı"nın uygulama çabaları. Ama geçtiğimiz haftalarda, Taraf gazetesinden Yıldıray Oğur'un sorduğu gibi: "Savaş tamam da halk nerede?"
Belki PKK, Suriye benzeri bir kalkışma hayal ediyor fakat Türkiye'nin şartlarında, bu strateji başarısız kalmaya mahkûm. Bununla beraber maalesef her iki taraftan da daha büyük kayıplar ortaya çıkacak. PKK, Türk Silâhlı Kuvvetleri'ni yenemez. Çatışmanın Kürtlere de bir faydası olmaz. Aksine, atılacak demokratik adımları engeller. Öte yandan, PKK'nın saflarını besleyecek gençleri bulabildiğinin, onları bu kirli savaşın bir parçası haline getirme eğiliminden vazgeçmeyeceğinin de farkındayım. Bütün güçlüğüne rağmen, gene "Barış" sözünde ısrar etmeliyiz. Lâkin görünen o ki, hava iyice sertleşti. Özgürlüklerden söz etmek iyice zorlaştı. Sıra, muhatap kabul edilmeyen BDP'lilerin dokunulmazlığının kaldırılmasına geldi.

YAZARIN BUGÜNKÜ DİĞER YAZILARI
Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA