Siyasette son zamanlarda sık sık jestlerden söz ediliyor. İki üç gün önce Hüseyin Çelik, "Tayyip Erdoğan kendisi cumhurbaşkanı olmadı; AK Parti Abdullah Gül'ün cumhurbaşkanlığını destekledi; bu jeste Gül de jestle cevap verecektir. Onlarınki kardeş hukuku. Gül, Erdoğan'a rakip olmaz" dedi.
Çelik'in konuşmasının muhtevası doğru. Ben, sadece "jest" kelimesine takıldım.
Daha önce Erdoğan'ın siyasi yasağının kalkması hususunda Deniz Baykal'ın da jest yaptığı ileri sürülüyordu. O günleri hatırlayalım. Erdoğan, Türk Ceza Kanunu'nun 312. maddesinden mahkûm olduğu için, anayasanın 76. maddesine göre, milletvekili seçilme yeterliliğini kaybetmişti. Bu maddede, "ideolojik veya anarşik eylemlere katılan, bu gibi eylemleri tahrik ve teşvik suçlarından biriyle hüküm giyenler, affa uğramış olsalar bile milletvekili seçilemezler" deniliyordu. 312. madde, bu kapsamda mütalâa edildiği için, Erdoğan'ın seçimlere girmesi engellenmişti. 27 Aralık 2002'de, seçimlerden hemen sonra, 76. madde değiştirildi. "İdeolojik ya da anarşik eylemlere katılma, bu eylemleri tahrik ve teşvik" ibaresi, metinden çıkarıldı. Yerine "terör eylemlerine katılma" konuldu. Böylece, Tayyip Erdoğan, Siirt'ten milletvekili seçildi.
Bu, aslında, ne Abdullah Gül'ün, ne de Deniz Baykal'ın bir jestiydi. Zaten AK Parti'nin oyları tek başına anayasayı değiştirmeye yetiyordu. Baykal da destek verdi. Ama onun amacı, bir haksızlığı tamirden ziyade, bu mağduriyet üzerine Tayyip Erdoğan'ın daha büyük oranda oy devşirmesini engellemekti. Abdullah Gül'ün de, eli mahkûmdu. Tayyip Erdoğan, partinin güçlü ismiydi; lideriydi. Kardeşlik hukuku adına Gül, Erdoğan'ın yasaklı kalmasını istemezdi ama dediğim gibi, bunu bir jest olarak değerlendirmek de doğru değil. Netice itibariyle Erdoğan'a hakkı iade edildi.
Bir başka "jest" olarak, Tayyip Erdoğan'ın, Abdullah Gül'ü cumhurbaşkanı adayı yapması gösteriliyor. "Erdoğan, kendi olmadı Gül'ü cumhurbaşkanı yaptı" deniliyor. Bu da doğru değil. Erdoğan, çok büyük bir gerginlik ve tepki doğacak endişesiyle adaylıktan vazgeçti. Daha sonra da, gerginlik artar düşüncesiyle Gül'ün Çankaya'ya çıkmasını da pek arzu etmedi. Abdullah Gül, ısrarlı davrandı; pes etmedi. Zaten, o tarihte AK Parti tabanının önemli bir bölümü Gül'ün cumhurbaşkanı olmasını istiyordu. Bu konuda, Bülent Arınç'ın desteği unutulmamalı.
"2014'te, Abdullah Gül jeste jestle karşılık verecek, cumhurbaşkanlığına aday olmayacak" düşüncesi hâkim. Bence de, Tayyip Erdoğan aday olursa, Abdullah Gül ortaya çıkmayacaktır. Ama bunu jest olarak görmek gene yanlış. Zira, ikisi birden aday olursa, oylar bölüneceği için seçilemezler. Ayrıca, bugünkü AK Parti yapısı böyle bir yarışta tamamen Tayyip Erdoğan'ı destekler.
İyisi mi, bu gibi siyasi gelişmelere "jest" demeyelim. "Sağduyunun gereği yerine getirildi" diye yorumlayalım.