Kemal Kılıçdaroğlu, yeni seçilen Parti Meclisi'nin açılışında yaptığı konuşmada, Erdoğan'ın 2005'teki sözlerini hatırlattı. Erdoğan, o tarihte, Batı'ya Esad ile beraber bir dönüşümün gerçekleştirilmesi gerektiği mesajını veriyordu: "Beşar Esad, Suriye'de liderlik yapabilme kapasitesine sahip en iyi isim. Ancak ülkede sistem sorunu mevcut. Esad'a yardımcı olup sistemi geliştirmek ve değiştirmek, hem bölge hem de dünya için çok doğru bir yol. Suriye'yi karıştırarak çözemezsiniz. Suriye'yi, Esad'a yardımcı olarak demokratik ve barışçı bir ülke haline getirebiliriz. Başka her türlü yol bölgede sıkıntıyı ve tansiyonu artırır."
Bugünkü tabloya baktığımızda, o tarihte Erdoğan'ın haklı olduğunu görüyoruz. Gerçekten de "Arap Baharı" Suriye'yi vururken, Türkiye'ye de büyük bir fatura çıkarttı. Öteden beri, Suriye, İran, Irak ve Türkiye arasında paylaşılan Kürtleri birleştirme çabalarının varlığını elbette herkes biliyordu. Böyle bir gelişme barış içinde gerçekleşse, gene de söyleyecek sözümüz olmayabilir. Ama bugün, Suriye'de PKK kontrolündeki PYD'nin etkili olması, onların, Irak'ta Barzani'yle mutabakat sağlamaları, ülkemize büyük bir istikrarsızlık unsuru olarak yansıyor. PKK sorununu derinleştiriyor. "Sınırlarımızın hemen güneyinde PKK etkisine izin vermeyiz" diye müdahale etsek, Kürtler ve Türkler arasında daha büyük yangın çıkmaz mı? Ve bu yangın bizim topraklarımıza ayaklanma biçiminde yansımaz mı? Keşke Suriye, 2005'te Erdoğan'ın dediği gibi, Esad yönetiminde demokratikleşip, birlik ve bütünlüğünü muhafaza edebilseydi.