Ergenekon'da tutukluluk halinin devamına, CHP, "milletvekillerinin tahliye edilmemesi" açısından bakıyor.
Kemal Kılıçdaroğlu, "Milli iradeye mahkeme kılıklı hükümet sopası vurulmuştur" diyor, "Hükümetten talimat alıp karar veren hâkimler yüz karasıdır" diye sürdürüyor sözlerini.
Oysa unutulmaması gereken doğrular var.
1) Milletvekilleri, görevleri sırasında Ergenekon'dan tutuklanmadılar; tutuklu olarak yargılananlar milletvekili adayı gösterildi.
2) Hükümet, tutuksuz yargılamayı sağlamak üzere elinden gelen çabayı sarf etti: Adli kontrolde ceza üst sınırını kaldırması, hâkimlere tutukluluğa alternatif bir imkân sundu. Ama Özel Yetkili Mahkemeler (ÖYM) bu yöntemden yararlanmadı. Ayrıca "özgürlük hâkimleri" sistemiyle sanıklar yargılandıkları mahkemelerin haricindeki yargıçlardan tahliye talebinde bulunabilecekler. Bu da, bir fırsat; zira davanın görüldüğü mahkemelerde muhtemelen bir peşin hüküm oluşmuştur.
Koruma tedbirlerinde bir başka merciin yetkili olması, sanık lehine bir gelişmedir.
Fakat özgürlük hâkimleri de, tahliye taleplerini geri çevirdi.
Kemal Kılıçdaroğlu'nun sözleri gerçeği yansıtmıyor. Çünkü hedefi yanlış; sadece CHP'li milletvekillerini kayıran tavrıyla da ayrımcı; öze inemediği anlaşılıyor.