Darbelerin yargılandığı bir dönemden geçerken, herkesin özeleştiri yapması gerekmiyor mu?
Televizyonda 1 Mayıs gösterilerini izlerken, özellikle solcuların suçu hep ülkücülere yüklediklerini ve kendilerini "sütten çıkmış ak kaşık" gibi gösterdiklerini hatırladım. Devrimci İşçi Sendikaları (DİSK) bugün, farklı bir çizgide. Ama ya geçmişte? Maalesef, 12 Eylül öncesinde yaşanan anarşide, devrimle düzen değiştirmeye çalışanların önemli bir rolü vardı.
Dünkü Taraf gazetesinde, bir zamanlar Aydınlık/ Mao grubunda yer alan Halil Berktay'ın yazısını okuyunca, "İşte" dedim "Gerçeği telâffuz etmeye cesaret eden ve maziyle yüzleşen bir solcu". Daha önce, Hasan Cemal "Kimse Kızmasın Kendimi Yazdım" kitabında, 12 Mart 1971'e giden günlerde, devrimci gençliğin silâhlı propagandasını teşvik eden arkadaşlarından söz etmişti. (Hasan Cemal'in bu kitabı yeniden Doğan Kitap'tan çıktı. Temiz duygularla harekete geçen 68 kuşağının nasıl yönlendirildiğini, teröre bulaştırıldığını öğrenmek için Hasan Cemal'in yazdıklarına başvurabilirsiniz.)
Aynı itirafı Murat Belge'den de okuyabiliriz: "12 Mart öncesindeki öğrenci hareketinin önemli bir bölümünün, son analizde sol bir karakter taşıyacağı umulan bir askeri darbeye zemin hazırlama amacıyla davrandığı inkâr edilemez. Böyle olması, Türkiye'deki 68 gençliğinin kendi buluşu sonucu değildir. Bu gençlerin feyz almak için baktıkları daha yaşlı kuşağın sosyalist olarak tanınan aydınlarının onlara gösterdiği yöndü bu."
Halil Berktay, 1 Mayıs 1977 öncesinde, sol grupların birbirlerine karşı düşmanlığından söz ediyor: "Bağnaz, fanatik, kendi grubunun ideolojik çizgisinden milimetrik de olsa sapan her görüşü düşman belleyen ve emperyalizme, burjuvaziye, CIA'ye hizmet olarak gören politik bir katılık söz konusuydu.
Sol, her biri böyle düşünen ve davranan 50 küsur fraksiyona bölünmüştü. Birkaçı, diğerlerinden hayli büyüktü. Biri, Sovyet çizgisinde olan Türkiye Komünist Partisi (TKP)'ydi. TKP, DİSK ve diğer sendikalarda yoğun bir güce sahipti. Onların tam karşısında, Maocu diye nitelenen bir kamp vardı. Bu kamp da, Halkın Kurtuluşu, Halkın Yolu gibi Arnavutluk yanlılarını içeriyordu."
Berktay, 1 Mayıs 1976 mitingini hatırlatıyor: "Bu kalabalık miting, TKP'nin egemenliğindeki DİSK'in kontrolünde gerçekleşmişti. Herkes için kıskançlık ve haset söz konusuydu. 1 Mayıs 1977'ye giderken, rakipler arasında gerginlik tırmandı. TKP ve DİSK'in tavrı, başka hiçbir siyasi eğilimi, kendi örgüt pankartı ve flamasıyla Taksim'e sokmama yönündeydi."
Berktay'a göre, 1 Mayıs 1977'deki ölümlerin sebebi devlet değil, Maocu ve Sovyetçi grupların çatışmasıydı. Halkın Kurtuluşu, Halkın Yolu, TİKKO gibi gruplar meydana girmeye çalışırken, DİSK'in barikatına toslayıp, aralarında çatışma çıkmıştı.
Bu teze inanırsınız ya da inanmazsınız... Ama anlatılanlar, solun eli silâhlı olduğunu, ufacık grupların birbirlerini yiyip, revizyonizmle suçladıklarını anlamamıza yetiyor.