AK Parti, Yüksek Askeri Şûra (YAŞ) kararlarıyla ordudan atılanların haklarını iade etti. "Konu sadece YAŞ'la sınırlı kalmasın, 12 Mart ve 12 Eylül mağdurlarını da kapsasın" eleştirileri gelince, askeri müdahale süreçlerinde ordudan atılanlar da, yasadan yararlandırıldı. Daha doğrusu, sadece 12 Eylül dönemi subay ve astsubaylar faydalandı. 12 Mart döneminde, hak ihlâllerine karşı yargı yolu açıktı. Bu yüzden, o döneme ilişkin müracaatlar Milli Savunma Bakanı İsmet Yılmaz tarafından geri çevrildi. Oysa 12 Mart'ta adil bir yargılama mevcut değildi ve darbe kurbanı subayların Danıştay'a açtığı davalar, Askeri Yüksek İdare Mahkemesi (AYİM) kurulacak gerekçesiyle bekletildi. AYİM, 20 Temmuz 1972'de faaliyete başladı. Ama kanuna göre, ancak askeri hizmete ilişkin idari eylem ve işlemlere karşı mahkemeye başvurulabilirdi. Ordudan atılanların pek çoğunun ise, -kendilerine hizmete ilişkin bir kusur atfedilmeksizin-, görüş ve inançlarından dolayı görevine son verilmişti. Bütün bunlara ilave olarak, AYİM'in, askeri ve ideolojik yapısı dolayısıyla, TSK ile ilişkisi kesilen personel hakkında adil karar vermesi elbette beklenemezdi.
AK Parti iktidarı, yasa çıkarken 12 Mart ve 12 Eylül mağdurlarını kapsadığını söylemekle birlikte, yargıya başvuru hakkı olan dönemleri dışarıda bırakmıştı. O zaman "12 Mart mağdurları" ibaresi neden yasada yer alıyor? Bu bir çelişki değil mi? Askeri meselelerde, özellikle de darbe döneminde, etkili bir yargı denetiminin bulunmadığı çok açık. Milli Savunma Bakanı'nın bu durumu gözeterek, müracaatları geri çevirmemesi gerekirdi.
Ayrıca, yasada, askeri öğrencilerin yer almaması da, önemli bir noksan. Onlar da çok genç yaşlarında mağdur edildi. Hükümet güzel bir iş yaptı ama yarım kaldı. 12 Mart mağdurları, okullarından atılan askeri öğrenciler ve darbe dönemlerine denk gelmese dahi, haklarında yargı kararı bulunmadan, sadece idari kararla ve disiplinsizlik sebebiyle ordudan uzaklaştırılanlar... Hepsi, ADAM-DER çatısı altında bir araya geldiler; haklarını arıyorlar.