Türkiye'nin en iyi haber sitesi
NAZLI ILICAK

Ricciardone'nin dikkatine

ABD Büyükelçisi Ricciardone "Bir ülkede nasıl entelektüeller ve gazeteciler parmaklıkların ardında olur. Anlamıyorum" diye konuşuyor. Bir ülkede gazeteciler ya da öğretim üyeleri, darbecilerle işbirliği yapmışlarsa, pekâlâ cezaevinde olurlar.
Bugün Türkiye'de 3 grup tutuklu gazeteci var.
1) Askerle işbirliği yaptığı iddia edilenler. (Mustafa Balbay, Tuncay Özkan gibi)
2) Oda TV dolayısıyla Ergenekon'la irtibatlı görülenler. (Soner Yalçın, Nedim Şener, Ahmet Şık gibi)
3) Türk Ceza Kanunu'nun (TCK) 220. maddesini ve Terörle Mücadele Kanunu'nu (TMK) ihlâl ettiği ileri sürülen daha ziyade Kürt kökenli gazeteciler.
3. grup en büyük çoğunluğu oluşturuyor; öteden beri bu gruptakiler, Öcalan, PKK ya da bir başka terör örgütünü destekleyen yazıları/ eylemleri dolayısıyla hapse giriyordu. Ama kimse onlara sahip çıkmıyordu. Nedim Şener ile Ahmet Şık'ın tutuklanması sonrasında hatırlandılar. Cezaevlerinde 70-80 gazeteci var deniliyor ya! Bunların en az 60'ı Azadia Welad, Dicle Haber Ajansı, Atılım, Gündem, Odak gibi yayın organlarında çalışanlar. Bazılarının tutukluluğunun fikir suçuyla ilgisi de yok. Meselâ Mikdat Algül'e isnat edilen suçlar, terör örgütüne yarar sağlamak amacıyla gasp, konut dokunulmazlığını ihlâl, tehdit yoluyla çek senet tahsilâtı yapmak. Sedat Şenoğlu, tehlikeli madde bulundurmak, resmi belgede sahtecilik ve anayasal düzeni ortadan kaldırmaya teşebbüs etmekle suçlanıyor. Nuri Yeşil hakkında, PKK Kontragel gençlik yapılanması içinde örgütsel faaliyetlerde bulunduğu, bir kişinin evinin basılması eylemine katıldığı, yasadışı toplantı ve eylemlere iştirak ettiği iddiası var. Osman Baha Okar, Devrimci Karargâh örgütüne üye olmakla suçlanıyor. Mustafa Gök'ün ise, silâhlı terör örgütü THKP-C'ye üye olduğu ileri sürülüyor. Bu listeyi uzatmak mümkün. Farklı bir suç kategorisi de, Öcalan ve PKK lehine propaganda yapmak, bu örgüte destek vermek. Meselâ, Seyidhan Akyüz, "Biji serok Apo... Selâm selâm İmralı'ya bin selâm... Öcalan siyasi irademizdir... Dişe diş kana kan seninleyiz Öcalan" diye slogan atmış. Deniz Kılıç, "Ben bir Kürdistanlı olarak Kürdistan'da Sayın Abdullah Öcalan'ı siyasi önder olarak görüyor ve kabul ediyorum" ifadesinin yazılı olduğu matbu dilekçelerle imza toplayıp, örgüte yardım etmiş.
Türkiye'de, bu gibi fiiller hep cezalandırılageldi; yeni bir durum yok. Ama tabii ki, bu tarz faaliyetlerin bir bölümü, yasaları değiştirmek suretiyle, suç olmaktan çıkarılabilir. Lâkin 301'inci maddeye "Türklüğe hakaret" yerine "Türk milletine hakaret" ibaresi konulurken dahi, CHP'nin ve MHP'nin nasıl yoğun itirazlarda bulunduğu hatırlanırsa, PKK ve Öcalan'ı övmenin suç olmaktan çıkarılması şimdilik çok zor görünüyor. AK Parti de zaten böyle bir değişikliğe yanaşmayacaktır.

YAZARIN BUGÜNKÜ DİĞER YAZILARI
Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA