Mustafa Balbay'ın kendi tuttuğu notlarında, bir dönem darbe hazırlıkları içindeki askerlerle nasıl yakın ilişki içinde olduğu görülüyor.
Aytaç Yalman'la seçim sonrasındaki görüşmesi (5 Kasım 2002):
Yalman, "Hemen tepki vermek doğru değil" deyince, Balbay "En azından bir mesaj" diye ricada bulunuyor. Yalman'ın yayınlayacağı bildiriyi önceden okuyup, paşanın talebi üzerine bazı ilaveler yapıyor.
25 Nisan 2003:
Aslan Güner (Genelkurmay Genel Sekreteri): İzleme ve takip dönemi bitti. Artık kamuoyuyla paylaşma zamanı.
Balbay: Geri adım olabilir mi?
Güner: Olamaz. Aytaç Paşa MGK'da ağır konuşacak.
Bu gibi temaslar sonucunda Balbay "Genç subaylar tedirgin" başlıklı yazısını yazıyor. (23 Mayıs 2003) Bu yazıdan sonra Şener Eruygur arayıp Balbay'ı tebrik ediyor: "Görevinizi yaptınız. Rahatsızız. Şunu sorun: Siz rahatsız değil misiniz? Bunlar korkak; Kasımpaşa kabadayısı."
Balbay'ın Kara Kuvvetleri Kurmay Başkanı Necdet Timur ile yaptığı bir konuşmadaki sözleri: "Kıvrıkoğlu, 28 Şubat bin yıl yaşayacak diyor fakat, Genelkurmay'ın takındığı yeni durum, karşı tarafı cesaretlendiriyor. Bu kez atılacak adım, sonuç alıcı olmalı. Süreye yayılınca görünen ortada. Bence irtica o günlerden daha fazla mesafe aldı."
Gazetecilik bu mu? Askerle iç içe ilişkileri hiç değilse eleştirmemiz gerekmez mi?