Herkes "Nedim Şener ya da Ahmet Şık tutuksuz yargılansın" diye yazıp duruyor. Ya Müyesser Yıldız Uğur! O da, Oda TV davasının tutuklu sanıklarından. Müyesser'i, 80'li yıllardan beri tanırım. Birlikte çalıştık; dürüst bir gazeteciydi; araştırmacıydı. Yolsuzlukları bulup çıkarmayı severdi; korkusuzdu.
Müyesser'in Oda TV'de Haziran- Kasım 2010 arasında yazıları çıkmış ve operasyondan 4 ay önce bu siteyle irtibatını kesmiş. "Yargılanmasın" demiyorum. Ama tutuksuz yargılansın. Oda TV'de ele geçirildiği ileri sürülen "Ulusal Medya 2010" belgesi ve bazı talimatlar, Müyesser Yıldız'ın da bilgisayarının hard diskinden çıkıyor. Yıldız, aynı diğer sanıklar gibi, bu bilgilerin "virüsle" konulduğunu söylüyor. Bilgisayarı bir akşam çökmüş, tamire götürmüş, "Herhalde o zaman bu yazılar yerleştirildi" diye düşünüyor. Kendisinin, Soner Yalçın'dan 15 gün sonra tutuklandığını hatırlatıyor. "Şubat ayı ortalarında Oda TV operasyonu yapıldı. Ortalık talimat virüsü iddialarıyla yıkıldı. Ben de okudum bu haberleri. Polis beni 3 Mart'ta aldı. O talimatlar benim bilgisayarımda var olsa, hiçbir şey yapmadan öylece bekler miydim?" diye soruyor. Böyle bir endişesi olsa, bilgisayarı yok edeceğini, kıracağını belirtiyor.
Zaten benim de zihnimi virüs iddiası kurcalıyor. Şu işin teknik bir araştırması yapılmaz mı? Virüsle bilgisayara böyle notları iliştirmek mümkün mü? Henüz sorumun cevabını bulamadım. Ama şunu kesinlikle söyleyebilirim: Oda TV, Ergenekon'la irtibatlandırılsa dahi, Müyesser Yıldız, ancak dış kapının tokmağı olabilir. "İklim Bayraktar serbest dolaşırken -ki dolaşsın, tutuklansın demiyorum- ara sıra Oda TV'ye yazı yazan Müyesser Yıldız neden tutuklu yargılanıyor?" diye sormak hakkım değil mi?