Hatip Dicle konusunda Yüksek Seçim Kurulu (YSK) ve Yargıtay en büyük sorumluluğu taşıyor. 22 Mart'ta kesinleşen mahkûmiyet neden YSK'ya bildirilmedi? Hâkim Halim Aşaner, hem Dicle'yi mahkûm eden Yargıtay 9. Ceza Dairesi'nde görevli, hem YSK'da üye. Aşaner, niçin kesinleşen hüküm hakkında YSK'ya bilgi vermedi? Selahattin Demirtaş, Diyarbakır'da 3 yedek adayları olduğunu, 11 Nisan'da liste kesinleştikten sonra bu kişilerin adaylıktan çekildiklerini söylüyor. "Liste kesinleşmeden önce yargı kararından haberdar değildik; haberimiz olsa niçin yedek adaylardan vazgeçelim?" diye konuşuyor. Muhtemelen Dicle de, Yargıtay kararını geç öğrendi. Çünkü avukatları, tashih-i karar için 15 Nisan'da mahkemeye başvurmuş. Kaldı ki, YSK, önce, "terör örgütüne üye olmaktan" doğan mahkûmiyeti yüzünden, Dicle'nin önünü kapatmıştı. Sonradan mahkemeden kısıtlılık halinin kalktığı kâğıdını getirince, adaylığına izin verdi.
"Acaba yargının bazı üyeleri kasıtlı hareket edip, demokrasiye tuzak mı kurdu?" diye düşünmeden edemiyorum.