Dün sabah Dedeman Otel'de kadın gazeteciler Kemal Kılıçdaroğlu, Sencer Ayata, Bihlun Tamaylıgil ve Gülsün Bilgehan ile bir araya geldiler. CHP, kadın konusunda kapsamlı bir rapor hazırlamış. "Her alanda eşit ve güçlü kadın"dan söz ediliyor. Dünyadaki mukayeselerle Türk kadınının ne kadar geride kaldığı anlatılıyor. Meselâ, bugün hâlâ, 4 milyon kadın okuma yazma bilmiyor. Kadınlar arasında okuma yazmazlık % 12, erkekler arasında % 3. Kadın, ne memuriyette yükselebiliyor, ne de yeterli oranda TBMM'de temsil ediliyor. CHP, kotalar vasıtasıyla, dengeleri düzeltmeye çalışacağı sözünü verdi.
Kılıçdaroğlu, müfredatı değiştireceklerini ve eşitliğin okulda öğrenileceğini belirtti. İşte bunu önemsedim. Ağaç yaşken eğilir. Eğer anneler, erkek evlâtlarını kadınlara saygılı olacak ve onlara değer verecek şekilde yetiştirirse, bir de okul kitaplarında kadınerkek eşitliği yeterince vurgulanırsa, Türkiye bir zihniyet değişikliği geçirerek, kadına el kaldırmayan, hakkına, hukuka saygı gösteren erkeklere kavuşacaktır.
AK Parti'nin Kadından ve Aileden Sorumlu Devlet Bakanlığı yerine Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı kurması da eleştirildi. "AK Parti, kadını sadece aile içinde bir değer olarak görüyor" denildi. Oysa Kemal Kılıçdaroğlu, özenle vurguladı: "Biz kadının sadece eş veya anne olmasını değil, her alanda erkekle yarışmasını istiyoruz" dedi. Bu arada Nagehan Alçı, başörtüsünün kadının önünü kestiğini hatırlattı. Ben de, Alçı'nın sorusundan yola çıkarak, Kılıçdaroğlu'ndan bir başka soruya açıkça cevap vermesini istedim: Başörtülü kadının kamu görevinde ya da TBMM'de yer almasını onaylıyor musunuz?
Hayır... Onaylamıyor.
CHP birçok konuda değişim geçirdi. Önümüzdeki yıllarda, dönüşümün sürmesini umut ediyorum. Başörtüsü engeli yüzünden kamu hizmetinden dışlanan kadına hakkının verilmesi çabalarına, bir gün CHP'nin de iştirak etmesini dilerim.