Kayseri'ye, bir gelirken tartıyorlar, bir de giderken. En az bir kilo almamışsan, ev sahipliğinde kendilerini noksan sayıyorlar. Bunu bildiğim için, bir hafta önceden perhize başladım. Ama bir günde, mantı, su böreği, nevzine, pastırma, kaymak, bal derken, bütün verdiklerim geri geldi. Nevzine, Abdullah Gül'ün en sevdiği tatlı. Kaşıklı Lokantası, üzerine fıstık döşeyerek servis ediyor; tadına doyum olmuyor.
Siyasi havadan önce, konuya gıdadan girdim. Çünkü Kayseri'de pek sürpriz beklenmiyor. Mehmet Özhaseki, 17 yıldır belediye başkanı. İlk defa 1994'te Refah Partisi'nden % 31 ile seçilmiş. Aday olmasını da Abdullah Gül talep etmiş. Babası, Menderes hayranı, sıkı bir Demokrat Partili. Abdullah Gül ile aile dostu ama, Refah Partisi'ne o tarihte sıcak bakmıyor. Önce itiraz etmiş; fakat sonunda Gül'ün ısrarına dayanamamış. Böylece, Özhaseki'nin 17 yıllık Belediye Başkanlığı dönemi açılmış. 2009 mahalli seçimlerinde Özhaseki'nin oyu % 61. 17 senede 30 puanlık bir artış söz konusu.
"Günde en az 10 saat çalışmazsam, görevimi yapmadığımı düşünür, vebal altında kalmaktan korkarım" diyor.
Anavatan Partisi, seçimlerde tulum çıkarınca, Özal, Kayseri'ye Büyükşehir statüsü kazandırmıştı. Ama o tarihte, altyapısıyla, tesisleriyle, hiç de büyük şehire yakışır bir görüntüsü yoktu. Bugün çok farklı. Geniş asfalt caddeleri, günde 70 bin kişiyi taşıyan 17.5 kilometrelik raylı sistemi (İki hattın devreye girmesiyle güzergâhın 17 kilometre daha uzayacağı belirtiliyor) ve halka nefes alma imkânı tanıyan parkları ile taşra kenti görüntüsünden tamamen sıyrılmış. Üstelik, Kayseri'de tek bir gecekonduya rastlamak mümkün değil.