Malatya'daki Zirve Yayınevi katliamı çerçevesinde, içlerinde Prof. Zekeriya Beyaz'ın da olduğu bazı ilâhiyatçılara karşı operasyon düzenlendi. Gelişmeleri anlayabilmek için önceki olayları hatırlamak gerekiyor.
18 Nisan 2007'de, Zirve Yayınevi'nde, misyoner oldukları bilinen Necati Aydın, Uğur Yüksel ve Tilman Geske, elleri bağlanarak, işkenceyle öldürüldü. Failler yakalandı. Ama bu görünür olayın, bir de arka planı vardı. Gölcük'te ele geçirilen bazı belgeler, farklı ilişkileri ortaya çıkardı. (Mart 2011) Malatya Jandarma İl Alay Komutanı Albay Mehmet Ülger ve ekibinin, cinayeti AK Parti iktidarı ve Gülen cemaatinin üzerine yıkabilmek için sahte ses kaydı ve istihbarat raporları hazırladıkları ortaya çıktı. Sahte raporlarda, hükümet desteğiyle misyonerlik faaliyetleri yapıldığı ve katliamın da, misyonerliğe karşı faaliyetlerde bulunan birimlerin elini kolunu bağlama amacı taşıdığı ileri sürülüyordu.
Ayrıca, Zekeriya Öz'e ulaşan bir ihbar mail'inde, katil zanlısı Emre Günaydın'ı, dönemin Malatya Jandarma Alay Komutanı Albay Mehmet Ülger'in yönlendirmesiyle, İlâhiyat Fakültesi öğretim üyesi Ruhi Abat'ın azmettirdiği belirtilmişti. Buna paralel olarak, gizli tanık Uzman Çavuş D.U., konuyla ilgili önemli bilgiler verdi. Kendisi, Mehmet Ülger'in talimatıyla papaz olmuştu ve misyonerler arasına sızmıştı. İl Jandarma Alay Komutanı Mehmet Ülger, misyonerlik faaliyetleriyle ilgili bir çalıştay oluşturmuştu. Gizli tanık D.U.'nun ifadesine başvurularak, sahte raporlar hazırlatmıştı. Amaç, günü ve zamanı geldiğinde toplumsal bir infial yaratmak üzere, ajitasyon çalışması yapmaktı. Çalıştaylar sırasında, Albay Ülger, Türkiye'deki misyonerlik faaliyetlerini önlemek ve misyonerlere gözdağı vermek için Zirve Yayınevi çalışanları Necati Aydın, Tilman Geske ve Uğur Yüksel'e yönelik bir korkutma yapılacağını, bunun da yukarıdan gelen talimat olduğunu söylemişti. Gene gizli tanık D.U.'nun açıklamalarına göre, katliamın gerçekleştiği günün akşamı, öğretim üyesi Ruhi Abat, ekibini arayarak eylemin gerçekleştiğini belirtmiş, "Şerefsizlere vur dedik, öldürmüşler" ifadesini kullanmıştı.
Zirve Yayınevi katliamında tam derinlere inilirken, Zekeriya Öz'ün terfien dosyadan el çektirilmesi, nasıl sonuçlar doğuracak? Acaba, Öz, elindeki dosyalara devam edebilecek mi?
