Divan edebiyatının en şiddetli hicivlerini yazmış ve bu uğurda kellesini de vermiş olan Nef'i, tam bir söz ustasıydı. Taşı gediğine oturtmayı iyi bilirdi. Zamanın önde gelen şahsiyetlerinden Tahir Efendi, ona, "kelp" (köpek) demiş; bunu duyan Nef'i hakareti aynen, ama son derece zarif bir üslûp ile iade etmişti:
"Bana Tahir Efendi kelp demiş / İltifatı bu sözle zahirdir / Mâliki mezhebim benim zira / İtikatımca kelp tahirdir" (Tahir Efendi bana köpek diyerek iltifat etmiş, zira benim mezhebim olan Malikiye göre köpek temizdir / tahirdir). Şair burada "tahir" kelimesini hem temiz, hem de kişi adı olarak kullanıp, Tahir Efendi'yi köpek yerine koyuyor.
Nef'i'nin, Şeyhülislâm Yahya Efendi'yle de bir atışması var. Devrin önemli şairlerinden Şeyhülislâm Yahya Efendi, Nef'i'nin şairliğini övmek için yazdığı kıtada, latife olarak "kâfir" kelimesini kullanır. Nef'i nezaket sınırlarını aşmayan bir şekilde, Şeyhülislâm'a zarafetle cevap verir: "Bana kâfir demiş müftü efendi / Tutalım ben diyem ana Müselman / Varıldıkta yarın ruz-u cezaya / İkimiz de çıkarız anda yalan" (Şeyhülislâm bana kâfir demiş, hadi ben de ona Müslüman diyeyim. Yarın mahşer gününde ikimiz de yalancı çıkarız. Ben ona Müslüman dediğim için, o da bana kâfir dediği için yalancı duruma düşeriz.)
Keşke günümüzün polemikleri böyle zarafet içinde yapılsa. Öyle değil mi?
(Kaynak: İbrahim Akgün- Söz İncileri-Kurtuba Yayınları)