Türkiye'nin en iyi haber sitesi
NAZLI ILICAK

Gül, Diyarbakır, umutlar ve beklentiler

Devlet, Kürtleri kucakladıkça, Kürt kökenli vatandaşlarımız da devlete daha sıcak yaklaşıyor. Abdullah Gül'ün Diyarbakır'da gördüğü ilgiyi bu şekilde özetleyebiliriz. Tabii, sevgi dolu karşılamada, Barış ve Demokrasi Partisi'nin özenli ev sahipliği kadar, Gül'ün samimi yaklaşımının da rolü var. Cumhurbaşkanı, halkın seçtiği Belediye Başkanı Osman Baydemir'e saygıda kusur etmedi. Zaten demokraside sihirli kelimelerden biri "halkın iradesi". Bir başka ifadeyle "Seçileni severim, seçene saygıdan ötürü". İlk günden beri Abdullah Gül, bu çizgide olduğu izlenimini veriyor; Kürt konusunda, taraflara, eşit mesafede durmaya itina ediyor.
Diyarbakır ziyareti, umut vaad eden taze bir başlangıç oldu. Konuyu, Öcalan'ın son açıklamalarıyla bir arada düşünürsek, olumlu gelişmelerin yolunu gözleyebiliriz. Avukatları aracılığıyla gönderdiği mesajda, Öcalan, özerklik meselesinin iyi anlatılmadığını vurguladı: "Demokratik özerklikten kastımız Kürtlerin siyasi statüsünün belirlenmesidir. Demokratik özerklik taslağı erken ve acele oldu. Devleti bölmek istemiyoruz, demokratik Türkiye ile bütünleşmek istiyoruz. Bayrak, egemen sınıfların simgesidir. Bizim için çok önemli değildir. Devletin yanında yeni bir devlet, bayrağının yanına yeni bir bayrak doğru değildir. Bu bir tuzaktır, bundan geri durulmalıdır."
Demokratik özerklik, herhalde DTK'nın (Demokratik Toplum Kongresi) kendi buluşu değildi. Zaten kamuoyunda, Öcalan'ın görüşü olarak değerlendirildi. Anlaşılıyor ki, bu fikir test edildi ve Apo, tepkiler karşısında yeni bir pozisyon belirledi; önceliklerini tesbit etti.
Abdullah Gül'ün Diyarbakır gezisinin yarattığı iyimser hava dağılmadan, hükûmet de somut adımlar atılması lüzumunu hatırlamalıdır. Meselâ 1.5 yıldır köy isimlerinin eski adlarıyla kullanılmasını sağlayacak İller Kanunu'nun değiştirilmesi bekleniyor. Neşe Düzel'e verdiği röportajda Diyarbakır Barosu Başkanı Emin Aktar, Terörle Mücadele Kanunu'nun 7'nci maddesiyle, Türk Ceza Kanunu'nun 220'nci maddesinin düşünce ve gösteri özgürlüğünü kısıtlayacak şekilde kullanılmasından yakınıyor ve diyordu ki, "Anadilde eğitimi savunduğunuzda, 'Sen örgütün amacının propagandasını yaptın' diye cezalandırılabiliyorsunuz. (Terörle Mücadele Kanunu 7'nci madde) Ya da, bir gerillanın (PKK terör örgütü üyesi N.I) cenaze törenine katıldığınızda, örgüt üyesi sayılabiliyorsunuz. (TCK madde 220) Bunların değişmesi gerekir."
Genel seçimlere ancak 5-6 aylık bir süre var. Bu durumda, adım atmak kolay değil. Hatta, oyları olumsuz etkileyebilir düşüncesiyle, partiler, büyük ihtimalle, anayasa değişikliğine ilişkin projelerini de açıklamayacaklardır. O zaman, anadille ilgili gelişmeler ve ifade özgürlüğünün önündeki bazı engellerin kaldırılması için seçim sonrasını beklemek gerekecek.

YAZARIN BUGÜNKÜ DİĞER YAZILARI
Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA