Türkiye Esnaf ve Sanatkârları Konfederasyonu (TESK) toplantısı öncesinde, Tayyip Erdoğan ile Kemal Kılıçdaroğlu bir araya geldi. Bu buluşmanın, iktidar ile muhalefet arasındaki "kan davasını" sona erdireceği umuduna kapıldım. Bence CHP, Kılıçdaroğlu ile gerçekten beyaz bir sayfa açtı. Elbette dönüşüm birden bire gerçekleşmez. Biraz zaman vermek gerekiyor. CHP Genel Başkanı'nın gazetelere yaptığı açıklamaları, -"Eskiden nasıl davranmıştı, şimdi neden farklı konuşuyor?" ucuzluğuna düşmeden- dikkatle okuyorum. Siyasette şartlara göre pozisyon almak doğal karşılanmalı. Ben bugünkü sözlerine bakarım Kılıçdaroğlu'nun. Bakın Vatan gazetesine neler söylemiş: "CHP, AB'ye karşı statükocu, askerden yana tavır alan bir parti olarak görülüyor. Böyle bir algı yerleşmiş. Avrupa'ya gittik, anlattık, bu algıyı ters yüz ettik... Türkiye'de laiklik tehlikede değil. Türban meselesini çözmekte kararlıyız..."
Kılıçdaroğlu, yeni anayasa hazırlıklarına derhal başlanmasını talep ediyor. Bence Tayyip Erdoğan bu fırsatı kaçırmasın ve özellikle anayasa değişikliği, sakın ama sakın başörtüsünü halletmekle sınırlı kalmasın. Yılbaşına kadar bütçe müzakereleri sürebilir. Ama bu arada, Adalet ve Anayasa Komisyonları çalışır; her şeyden önemlisi, bugüne kadar CHP'nin reddetmesi yüzünden harekete geçemeyen Uzlaşma Komisyonu kurulur. Meclis'teki partilerin sandalye sayısına göre değil, her partinin eşit miktarda temsil edilmesine göre işliyor bu komisyon. Dolayısıyla, dengeli bir yapı. Üzerinde anlaşılan maddeler 2-3 haftada Genel Kurul'dan geçiverir.