Evvelki akşam, Adalet Bakanı Sadullah Ergin, Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu (HSYK) ile kavgasının iç yüzünü açıkladı. HSYK, İstanbul'daki Özel Yetkili Ağır Ceza Mahkemelerini yeniden şekillendirme çabasındaymış.
Ergin, rakamlar verdi: "6 adet Özel Yetkili Ağır Ceza Mahkemesi'nde 24 hâkim görev yapıyor. HSYK, bu hâkimlerin 22'sini başka yerlere atamak istiyor. Ayrıca, aynı mahkemelerde, 10 yeni hâkim de görevlendirecek. HSYK Başkanvekili Kadir Özbek, bu mahkemelerde iş yükünün ağırlığından bahsetmiş, yeni hâkim atamalarını bu şekilde açıklamıştı. Öyleyse 22 hâkimi niçin yerinden oynatıyor? Sadece ilâve atama yapmakla yetinse ya! Yürürlükteki bir davayı etkileyecek biçimde bütün yargı kadrosu yarı yolda değişir mi?"
5N1K'da Cüneyt Özdemir, bakana, "HSYK belki bu hâkimleri tarafsız bulmuyor, onları bu yüzden tasfiye etmeye çalışıyor" diye biraz da, şeytanın avukatlığını yaparak sordu.
Sadullah Ergin şu cevabı verdi: "Belirli bir yargı mekanizmasını işleterek, hâkimin görevden alınması mümkün. Reddi hâkim yoluna başvurulabilir; ya da soruşturma talep edilebilir. Soruşturma istemi karşılanmazsa, Danıştay devreye girer. Ama 22 hâkimin başka illerdeki mahkemelere kaydırılması, doğrudan yargıya müdahale teşkil eder. HSYK'nın görev sahası idari işlemlerle sınırlıdır. Ama ne yapıyor? Erzurum'da, İlhan Cihaner davasında yetkilendirdiği savcıların da şimdi yetkisini kaldırmak istiyor. Çünkü onlar, Cihaner aleyhindeki iddianameyi aynen kabul ettiler. HSYK şu mesajı veriyor: Benim talebimi yerine getirmediniz, sizi cezalandırıyorum.
6 Ağır Ceza Mahkemesi'nin hâkimlerini biz atamadık ki, gene HSYK atamıştı. Davalar yürürken, hâkimleri başka mahkemelerde görevlendiremezsiniz. Kaldı ki, bir ilke kararı mevcut: Ankara, İstanbul gibi birinci bölgede faaliyet gösteren hâkimler, kendi talepleri olmadan başka illere gönderilemez. Kurul'un ne yapmak istediği ortada değil mi?"