Türkiye'nin en iyi haber sitesi
NAZLI ILICAK

Mal da yalan, mülk de yalan

Nur yüzlü bir ihtiyar, Belh ülkesinin şanlı hükümdarı İbrahim bin Ethem'in muhteşem sarayı önünde durdu. Kapıdaki nöbetçiler, yanına yaklaştılar, "Ne arıyorsun ihtiyar?" diye sordular.
- Ben yolcuyum. Bu gece konaklayacak bir kervansaray arıyorum.
- Yanlış gelmişsin baba. Burası kervansaray değil, hükümdarımızın sarayıdır.
Nur yüzlü ihtiyar ısrar etti:
- Burada gecelemek istiyorum, Tanrı misafiriyim.
Nöbetçiler ne dedilerse onu ikna edemediler. Sonunda hükümdara durumu bildirdiler. İbrahim bin Ethem, "Gelsin bakalım tanıyalım şu ihtiyarı" dedi ve içeriye buyur etti. Ona sordu:
- Burası benim sarayım. Sen nasıl hükümdar sarayını kervansaray diye küçümseyebilirsin?
- Nöbetçilerin anlamadılar, sen de anlamıyorsun.
Burası kervansaraydır, istersen sana ispatlayayım.
- İspatlarsan seni burada misafir ederim.
Yoksa, cezaya çarptırırım.
İhtiyar sorularını sormaya başladı:
- Kaç zamandır burada oturuyorsun?
- 3 yıldır.
- Senden önce kim oturuyordu?
- Babam; 10 yıl oturduktan sonra vefat etti.
- Peki ondan önce kim, ne kadar oturdu?
- Dedem, o da 2 yıl hükümdarlık yaptıktan sonra öldü.
- Senden sonra kim oturacak?
- Herhalde oğlum oturur.
Bu cevaplardan sonra ihtiyar güldü ve sözlerini şöyle sürdürdü:
- Sana burasının kervansaray olduğunu söylemiştim. Deden geldi kondu geçti, baban geldi bir müddet kaldı gitti. Sen geldin, sen de gideceksin, yerine oğlun geçecek.
Bu gelip gitmeler devam edecek. Kervansaraylar da yolcuların gelip gittikleri yerler değil mi?

***

Kimse dünyada ebedi kalmayacağına göre... Herkes ebedi hayat yolunun yolcusu olduğuna göre... Bütün dünya bir kervansaraydır. Yunus Emre'nin dediği gibi: "Mal da yalan, mülk de yalan, gel biraz da sen oyalan."

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA