Anayasa değişikliğini, "12 Eylül'le hesaplaşma" gibi görmüyorum. Daha önce de, 1982 Anayasası'nın birçok maddesi değiştirilmişti. Şimdi de, bazı önemli maddeleri tadil ediliyor.
Bu "hesaplaşma" iddiası, sanırım iki durumdan kaynaklandı: Biri, oylamanın 12 Eylül'e denk gelmesi; diğeri, anayasanın geçici 15. maddesinin değiştirilerek, 12 Eylülcülerin yargılanmasının yolunun açılması. Hemen hatırlatalım: Geçici 15. maddenin kaldırılması hususu, ilk başta, teklifte bulunmuyordu. CHP'nin ısrarıyla pakete girdi ama buna rağmen, Deniz Baykal ve arkadaşları, Genel Kurul'a girip, oy kullanmadılar.
AK Parti'nin "12 Eylül'den hesap soracağız" sloganıyla, referandumdaki "evet" oylarını etkilemek istediği ortada. Ama buradan yola çıkarak, Erdoğan'ın gözyaşlarını bile "sahte" olarak nitelendirmek hoş kaçmıyor. Hele Başbakan'ın grupta ağlaması üzerine sarf edilen öyle lâflar var ki...
- Hakkâri Çukurca'da ve Van Gürpınar'da hayatını kaybeden şehitlere neden ağlamıyormuş da, 30 yıl öncesinin kayıpları için gözyaşı döküyormuş... (İnsanın, bir anda hislenip, bazı cümlelerden etkilenip, gözleri yaşaramaz mı? Bütün felâketlere topyekûn mu ağlamalı? O zaman hiç yüzümüz gülmez ki!)
- 12 Eylül işkenceleri üzerine siyaset yapmak Erdoğan'a düşmezmiş...
Meselâ Kemal Kılıçdaroğlu diyor ki: "Sizinki istismarcılık. 12 Eylül'de işkence görmediniz; fatura ödemediniz. Ağlama numarası yapıyorsanız, o aileden ve halktan özür dileyin."
Erdoğan ve arkadaşlarının 12 Eylül'den nemalandığını bile söyleyenler var CHP içinde. Oysa 12 Eylül darbesi, sola, sağa, İslâmcı'ya, ateiste... hepsine vurdu. Milli Görüşçüler hapse atıldı; yargılandı. Erbakan uzun bir süre, "Liderler Hapishanesi" diye anılan Ankara Merkez Komutanlığı'na bağlı Dil Okulu'nun tutukevinde Ecevit ve Türkeş'le kaldı. Milli Selâmet Partisi (MSP) de, diğer partiler gibi kapatıldı. CHP işine gelince, Tayyip Erdoğan'ın mazisindeki "Milli Görüş"ü hatırlıyor. 12 Eylül'de çile çekmek bahis konusu olunca, nedense, MSP'lilerin yaşadıkları yok farz ediliyor.