Kemal Kılıçdaroğlu, acemi bir hatip. Özellikle, "Recep Bey" üslûbunu çok basit buldum. "Recep Bey sulanmasın o işe", "Millet perişan, o cebini doldurmakla meşgul", "Kalpazan" gibi iyice avamlaşan sözler bile sarf etti. Konuşması, parça parça, birçok bölümden oluşmuştu; bir konuda derinleşmeden, daldan dala atlıyordu; fikri takip yoktu.
"Recep Bey ekonomi bilmiyor. Recep Bey hukuk bilmiyor" benzeri yukarıdan bakan tavırlar ise, hem liderlik, hem de ülke yönetiminde rüştünü ispat etmeyen birinin ağzından çıkınca, pek inandırıcı olmuyordu.
Böyle önemli bir değişimin arefesinde, daha seviyeli ve kapsamlı, tarihi bir konuşma beklerdim. Oysa, sanki bir kahvehanede sohbet ediyor, aklına her geleni söylüyordu; tartmadan, ölçüp biçmeden. Ama delegeler mutlaka beğenmiştir. Çünkü işin ucunda, iktidara gelme umudu var. Ne söylediği mühim değil. Şimdilik, medyada esen rüzgârlar, Kılıçdaroğlu'nun yelkenini dolduruyor. Kimse, akıntıya karşı kürek çekmek istemez. Hele CHP'liler! Böyle dememin sebebi, bu partinin tavandan tabana bütün mensuplarının, bir günde rotayı Baykal'dan Kılıçdaroğlu'na kırmaları.
***
Kılıçdaroğlu için bestelenen şarkı ise hoşuma gitti:
"Hem temiz, hem de dürüst bir insanoğlu / Geliyor, geliyor Kılıçdaroğlu / Yalanın talanın göründü sonu / Türkiyem sen de bas bağrına onu."
Türkiye'nin, Kılıçdaroğlu'nu bağrına basıp basmayacağını göreceğiz. İlk önemli sınav, referandum. 12 Eylül'de anayasa değişikliğine halktan
"evet" çıkarsa, acaba Baykal yeniden devreye girer mi? Böyle bir beklenti var.
Kılıçdaroğlu, 1189 delegenin imzasıyla aday gösterildi; zaten seçilip seçilmeyeceği hususunda bir tartışma yoktu. Ama bugün (pazar), delegeler Parti Meclisi için oy kullanacak. Çarşaf liste belki Kılıçdaroğlu'nu bir nebze rahatlatabilirdi. Çünkü tercih yapmak zorunda kalmayacaktı. Her isteyen kişi, adını listeye yazdıracak, delegeden en fazla oyu alan kazanacaktı. Fakat blok liste esası benimsendi. Binlerce kişinin aday adayı olduğu söyleniyor. Parti Meclisi'ne ise sadece 80 isim girecek. Bu da, daha ilk adımlarda bir kırgınlık doğmasına sebebiyet vermez mi?
***
CHP'nin içini iyi bilenler, bugün ikinci adam konumuna yükselen Önder Sav ile İstanbul İl Başkanı Gürsel Tekin'in aralarında ihtilâf olduğunu söylüyor. Hatta bir ihtimal, Tekin'in, Parti Meclisi listesinde yer almayacağı bile belirtiliyor. Buna mukabil, tüzük değişikliği askıda; Önder Sav, Genel Sekreterlik'teki yetkilerini muhafaza ediyor. Baykal'ın Sav ile arasının açılmasının ana sebebi, CHP'deki yeniden yapılanma idi. Bu kapsamda, diğer partilerde olduğu gibi, her konuda genel başkan yardımcılıkları ihdas edilecekti. Genel Sekreterlik ise, rutin sekreterya vazifesini yürüten bir makam haline geliyordu. Şimdilik, bu düzenlemeden vazgeçildiği anlaşılıyor. Kılıçdaroğlu açısından önemli bir taviz söz konusu. Nereye kadar tavizler devam edecek? Günün birinde yollar ayrılacak mı?