Zonguldak maden ocağındaki grizu patlaması, derinden derine bir tartışmayı gündeme getirdi: "Hükûmet, yandaşlarına kömür işletmelerini ihale ediyor; bu kişiler yeterli tedbiri almıyorlar; madenciler ölüyor; kömürü işleten patronlar serbest bırakılıyor."
Salı akşamları NTV'de yayınlanan Basın Odası'nda, hem Nuray Mert, hem de Mehmet Yılmaz, benzer iddialarda bulununca, bunları araştıracağımı söyledim. Gerçekten yandaşlara mı tesisler ihale ediliyor? Hangi suçlular hükûmet himayesinde serbest dolaşıyor? Çalışma Bakanlığı hiç mi tedbir almıyor? İddialar doğruysa, vicdansızlık. Ya doğru değilse?
***
Çalışma Bakanı Ömer Dinçer ile konuştum.
- İhalelerde yandaşlar mı kayrılıyor?
- İhaleler, Kamu İhale Kanunu'na uygun olarak ve uzmanlaşmış firmalar arasında yapılıyor. Tamamen halka açık ve şeffaf. Aksini söyleyenler, iddialarını ispat etsinler.
- Türkiye Taşkömürü Kurumu'na (TTK) ait üretim bölgelerinde taşeron firmaları devreye soktuktan sonra, kazaların arttığı belirtiliyor.
- Kamu ya da özel, böyle bir ayrım yapamayız. Zaten Karadon'da kömürü çıkaran gene TTK. Kuyu açmak, galeri yapmak gibi
"yan hizmetler"in, yeni değil, -
uzmanlık icap ettirdiği için- 20-25 yıldır taşerona verildiğini görüyoruz. Ayrıca, 500'den fazla maden çıkaran özel işletme var. Taşeron değil, madenin sahibi onlar. Özel sektör kazaya yol açar düşüncesine katılmam. Kaldı ki,1992'de de aynı yerde, büyük bir patlama meydana gelmiş ve 262 kişi ölmüştü. Bir hafta önce Rusya'nın kamuya ait bir maden ocağı işletmesinde, 200 kişi hayatını kaybetti. Sorunun, taşeron firmaların faaliyetinden kaynaklandığı doğru bir iddia değil.
- Karadon'daki işletmeyi daha önce denetlediniz mi?
- 6 ayda bir, bütün maden ocaklarını denetliyoruz ve düzeltici tedbirler alıyoruz. Ayrıca Madenciler Odası, birlikler ve sendikalarla eğitim programları düzenliyoruz; bilinçlendirme çalışmaları yapıyoruz. Ölümlü kazaların, daha ziyade madencilik, metal sanayi ve inşaat sektöründe ortaya çıktığını tespit ettik. Buralarda yoğunlaştık. Denetimi, şikâyet üzerine yapmayı bıraktık; öncelik aldık. Bu konuda, iş kazalarının düşük olduğu Almanya ile de sıkı bir işbirliğimiz var. Karadon maden ocağını, son bir yılda 2 kez denetlemişiz. Son denetim, 22 Ekim 2009'da gerçekleşmiş. İş güvenliği açısından bir sakınca görmemişiz. Otomatik ve manuel olarak gaz ölçen aletlerinin var olduğu, gaz oranı yükselince bütün faaliyetlerin devre dışı kaldığı tespit edilmiş. O tarihte tutulan raporlar, burada bir eksiklik olmadığını gösteriyor. 600 müfettişimiz, 6 ayda bir, madencilik, metal sanayi ve inşaat sektörünü sürekli denetime tâbi tutuyor. Bazen kapatma cezası, bazen para cezası uyguluyor.
- Bu olay nasıl olmuş; anlaşılabildi mi?
- 540 metre kodunda grizu patladı. Kömür çıkarılan ayakta değil, galeri açarken. Bir ana galeri var, bir de kömüre ulaşmak için ara yollar diyebileceğimiz güzergâh. 12.59'da, galeri açmak için dinamit patlatıyorlar. 13.04'te, gaz oranı % 4'e çıkınca, otomatik olarak elektrikler kesiliyor, makineler susuyor, sadece fanlar çalışıyor gazı boşaltmak için. 13.24'te gene ölçüm yapılıyor; gaz normal. 13.28'de, birden büyük bir patlama oluyor. Bunun sebebi tam anlaşılmış değil. Çeşitli tahminler yürütülüyor. İhmal ya da hata varsa elbette kimse cezasız kalmaz.
***
"...Yüzün kömür tozu, gözlerin kömür. / Kömür kazmak ile, geçiyor ömür. / Emeğin kutsalı, alın teridir. / Maden işçileri, gönül eridir. / Her anın ölümle, burun buruna. / Bir kıvılcım bile, yeter canına. / Kara elmas derler, çıkarttığına. / Bazen çıkamazsın, gün ışığına..." (Hilmi Can)