DTP'nin yerine, Barış ve Demokrasi Partisi ortaya çıktı. Bu parti de, kolayca Başsavcı'nın hedefi haline gelebilir. Milletvekillerinin istifasının Öcalan'ın talimatıyla önlenmesi dahi, aradaki irtibatı gösterecek ilk delil olabilir Başsavcı'nın dosyasında. Parlamento'daki diğer siyasi partiler, timsahın gözyaşlarını dökmek istemiyorlarsa, Anayasa ve Siyasi Partiler Kanunu'nda süratle bir tadilat yapmak zorundalar. AK Parti, "Uzlaşma sağlanırsa, yasal ve anayasal değişikliklere varız" diyor. Uzlaşmanın sağlanması için, inisiyatif AK Parti'den gelmeli. Basit birkaç adım var. Meselâ, parti aleyhinde dava açma yetkisini tek başına Yargıtay Başsavcısı'nın kullanması önlenebilir, parlamentonun 3'te 1 çoğunluğunun kararı aranabilir. Zira siyasi sonuçları olabilecek önemli bir davayı, tek bir kişinin başlatması, Venedik Komisyonu'nun da, Türkiye'ye yönelttiği önemli eleştirilerden birini teşkil ediyor.
Ayrıca, siyasi partiler kapatılsa dahi, milletvekilliklerinin düşürülmesi de yanlış. Bu husus, Fazilet davasında, benim Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'ne müracaatımı karara bağlayan hükümde yer aldı. Mahkeme, milletvekilliklerinin düşürülmesini ve 5 yıllık siyaset yasağını, varılmak istenen meşru amaç ile orantısız buldu. Bunun, seçme ve seçilme özgürlüğüne önemli bir müdahale olduğuna hükmetti.
Şu iki konuda, AB'ye uyum adına yasalarda bir değişiklik sağlansa, olay çözülmüş olur.