Demokratik Toplum Partisi (DTP), zor duruma düştü. Öcalan'ın "Parlamentoda kalsınlar" sözünden sonra, istifadan caydılar. Ben bunu, Fazilet Partisi'nin başından geçen bir olaya benzetiyorum. 1999'da erken seçimlere gidildi. Refah Partisi kapatılmış, Erbakan yasaklanmıştı. Fazilet Partisi, erken seçim isteyenlerin başını çekiyordu. Sonra, listelere giremeyen her partiden bazı milletvekilleri, parlamentonun yeniden toplanabilmesi için, Meclis Başkanlığı'na imza verdiler. Parlamento toplandı; Meclis'in tekrar tatile girip girmemesi, Fazilet Partililerin oylarına bağlıydı. Bir de ne görelim! Erbakan geri planda, Cumhurbaşkanı Demirel ile işbirliği yapmış, siyasi yasağının kaldırılabileceği sözünü almış, bunun için de parlamentoyu açık tutmaya çalışıyor... Fazilet Partisi'nin iki gruba ayrılmasının başlangıcı o tarihtedir. Daha sonra "Yenilikçi" diye ortaya çıkan isimler, dışarıdan güdüldükleri manzarasının ne kadar itibar kırıcı olduğunu idrak etmişler ve "Bir daha seçilip gelirsek, buna mahal vermeyelim" kararını almışlardı. 1999 seçimlerinden sonra yönetimde olmalarına rağmen, MYK'da alınan kararların, sürekli Balgat'ta değiştirildiğini ve daima Erbakan'ın dediğinin olduğunu gördüler. Yenilikçiler, demokraside yeni bir vizyon ya da değişim için ortaya çıkmadı. Bu yapılanma, Erbakan'ın hâkimiyetinden kurtulma ve kendi ayakları üzerinde durma teşebbüsüydü.

***
DTP'nin işi daha da zor. Çünkü onlarda, "ulul emre itaat" ve "biattan" ziyade, bir terör örgütü liderinin sultası söz konusu. DTP, PKK tabanı üzerinde inşa edilmiş bir parti. Ama gene de diyorum ki, ayrı bir varlık göstermeye çabalasalar, barıştan yana samimi tavır koysalar, onları destekleyecek belki daha geniş bir seçmen tabanı çıkacaktır. Sadece Doğu ve Güneydoğu'da değil, Türkiye'nin her bölgesinde sempati toplayabilirler. Ama şu anda böyle bir adım atılacağına dair hiçbir işaret yok.