Demokratik Toplum Partisi'nin başında sorunlar var. Ama, ister istemez onların sıkıntısı, demokrasinin sıkıntısı haline geliyor. Ve dolayısıyla hepimizi etkiliyor. Buna bir çözüm bulmak gerek. Tayyip Erdoğan ile Deniz Baykal'ın buluşması, bir hal çaresinin kapısını da aralayabilir.
Önce, sorunu iki başlık halinde özetleyelim:
1) Demokratik Toplum Partili bazı milletvekillerinin ifade vermeye çağrılması. Bunu engelleyebilmek için, anayasanın 14. maddesine açıklık getirecek şekilde bir hukuki düzenleme yapmak lâzım. Anayasanın 14. maddesini ilgilendiren konularda, (sözgelimi ülkenin bölünmez bütünlüğüne yönelik eylemlerde) soruşturma daha önce başlamışsa, gene anayasanın 83. maddesine göre dokunulmazlık engeli ortadan kalkıyor. Anayasa, ülkenin bölünmez bütünlüğünü ilgilendiren konularda başlayan bir soruşturmadan söz ediyor. Ama DTP'li milletvekilleri, daha ziyade, düşünce özgürlüğü kapsamında kalan suçlamalara muhatap. Bir yasa değişikliğiyle, 14. maddenin teminatı altında bulunan "ülkenin bölünmez bütünlüğü", bölücü eylemlerle ya da devlete karşı ayaklanma, anayasayı ihlâl gibi suçlarla ilişkilendirilebilir. Bu demokratik adımı atmak için, Erdoğan'ın Baykal'a ihtiyacı var. Aksi takdirde, CHP, Anayasa Mahkemesi'ne müracaat edip, yasada yapılan değişikliği iptâl ettirebilir.
2) Pek yakında Demokratik Toplum Partisi'nin kapatılmasıyla ilgili rapor hazır olacak. Anayasadaki mevcut maddeye göre (madde 69), raporun olumsuz çıkması kuvvetle muhtemel. Keşke, Erdoğan ile Baykal uzlaşıp, partilerin kapatılmasını, daha önce üyeler hakkında verilen çok sayıda mahkûmiyet kararına ve mahkûm olan kişilerin savcılığın uyarısına rağmen, parti yönetiminden uzaklaştırılmaması şartına bağlayabilseler.
CHP'nin eline, daha demokratik görünmek için bir fırsat geçti. Baykal'ın, bu fırsatı, CHP'yi sosyal demokrat ve özgürlükçü bir çizgiye oturtmak için kullanmasını diliyoruz.