Genelkurmay Başkanı İlker Başbuğ'un Mardin'de yaptığı konuşmaya, CHP'den tepki geldi. O konuşmadaki en sivri bölüm, Başbuğ'un "Açık oturumları dinlemeyin" şeklindeki cümlesiydi: "...Bana 'Komutanım ne oluyor? Bölünecek miyiz?' diye soruluyor. Ciddiye almayın. Açık oturumları dinlemeyin, seyretmeyin şu televizyonları diyorum."
Tahmin ediyoruz ki, CHP ve MHPlileri en çok bu sözler rahatsız etti. Çünkü, demokratik açılımı, "ülkeyi bölünmeye götürecek bir ihanet" diye takdim eden onlar. Bu yüzden de, Genelkurmay Başkanı'nın "O lâflara kulak asmayın, ülke bölünmez" güvencesini veren cümlelerini pek sevmediler.
Oysa, İlker Başbuğ'un demokratik açılıma destek verdiği pek söylenemez. Kürt kökenli vatandaşlarımızın PKK'ya katılmaması, hem iktidarın, hem askerin paylaştığı bir talep ama, yöntem konusunda önemli farklılıklar mevcut. Sözgelimi, Başbuğ, Kürtçe eğitim yerine Türkçe eğitim vurgusunu yapıyor. Affı telâffuz etmiyor, sadece, dağdakilerin, Türk Ceza Kanunu'nun 221. maddesi kapsamında teslim olmasını istiyor. Kısaca ifade etmek gerekirse, İlker Başbuğ, demokratik açılımın önünde bir engel olmamakla birlikte, atılacak adımların sorumluluğunu paylaşmak niyetinde değil. (Zaten böyle bir mecburiyeti de yok.) Bununla beraber, ülkenin, bölünmenin eşiğinde gösterilmesinden de rahatsız.