Kaf Dağı'nın ötesinde, masal ülkelerinden birinde, harikalar diyarının kraliçesinin bir bebeği olmuş. Periler, beşiğin etrafına birikmişler, her biri en değerli olduğunu düşündüğü hediyeyi vermiş.
1. Peri: "Ben sana, herkesin görünce hayran kalacağı bir güzellik armağan ediyorum. Göz kamaştıracaksın."
2. Peri: "Sana öyle güzel yeşil gözler veriyorum ki, her göreni büyüleyeceksin."
3. Peri: "Çok zengin olacaksın."
Kraliçe derin düşüncelere dalmış: "Güzellik geçicidir. Gözler de, yüz de, vücut güzelliği de çiçeklere benzer. Yaşlanınca solar. Zenginlik dersen... hazıra dağ dayanmaz. Dün zengin olanların, bugün fakir olduğunu görmedik mi?"
Ve perilere dönerek der ki: "Şimdiye kadar bebeğe verdiğiniz hediyeler pek kalıcı olmadı."
Bir köşede bekleyen son peri bebeğe yaklaşır ve en büyük armağanı verir: "İyilik."
Kalbin saçtığı iyilik güneş ışığı gibidir; hayat verir. İyiliğin olmadığı güzellik, kokmayan çiçeğe benzer. İyiliğin eşlik etmediği zenginlik ise, bencilliktir. İyiliğin olmadığı aşk, yok eder, kavurur. İyilik kalıcıdır. Sonsuz bir kuyu gibidir. Ne kadar çok su çekersen o kadar çok su gelir, o kadar bereket fışkırır. İyilik dünyada tükenmeyen tek şeydir.
Bütün periler bir ağızdan, bebeğe eğilerek şu duayı etmişler: "Küçük bebek kalbin sıcak olsun... iyi ol."
(Ahmet Oskay'a teşekkür)