Dün, Siyaset Kazanı'nda AK Parti milletvekili Dengir Mir Fırat bir iddia ortaya attı: "Söz konusu belge dikkatleri başka yöne çekmeyi amaçlamaktadır. Bana göre, bir yerlerde AK Parti'nin suyu kaynatılmaktadır" mealinde cümleler sarf etti. AK Parti aleyhine yeni bir kapatma davası açılmasının mümkün olduğunu ihsas etti. Daha sonra da kendisiyle uzun uzun konuştuk. Türkiye'de her şey mümkün. Fırat, darbeler için askerlerin muhtıra bile vermesine gerek kalmadığını, yargı yoluyla bu işlerin yapılabileceğini söylüyor. Onun uyarısı üzerine, yeniden AK Parti hakkında verilen kararı okudum. Gerçi AK Parti kapatılmadı ama laiklik karşıtı odak oluşturduğu resmen tescillendi.
Anayasa Mahkemesi kararındaki şu cümleleri hatırlatmak isterim: "Davalı partinin demokratik ve laik cumhuriyet ilkesine aykırı bazı eylemleri belirlenmiştir. Üniversitelerde uygulanan başörtüsü yasağının, Kur'an kurslarına yönelik yaş kısıtlaması ve İmam Hatip liselerine uygulanan katsayı sınırlamasının kaldırılması için toplumsal talebin bulunduğu görülmekle birlikte, davalı partinin bu doğrultudaki siyasal mücadelesini, laiklik ilkesinin, anayasanın somut kurallarında ortaya çıkan tercihe uygun biçimde yürüttüğü savunulamaz. Bu sorunlar, toplumda ayrışma ve gerginliklere yol açacak düzeyde siyasetin temel meselesi haline dönüştürülmüş, toplumun dinsel konulardaki duyarlılıkları, yalın siyasal çıkar amacıyla araçsallaştırılmıştır..."
Anayasa Mahkemesi, anayasanın 24. maddesine atıfta bulunarak, AK Parti'nin, dini ya da dince kutsal sayılan şeyleri mücadele aracı haline getirmek suretiyle, kutuplaşmaya yol açtığını, dinin ve dinsel duyguların istismarı sebebiyle, laikliğe aykırı eylemlere giriştiğini ileri sürüyordu. Başörtüsü yasağının kalkması, Kur'an kurslarına yönelik yaş kısıtlamasının ya da İmam Hatip liselerine uygulanan katsayı engelinin sona ermesi açısından bir toplumsal talebin varlığını kabul etmekle birlikte, AK Parti'nin bu meselelere yaklaşımını, aşırı, gerginlik yaratıcı ve istismarcı buluyordu. Görüldüğü gibi son derece muğlak ve AK Parti'nin her adımını sınırlayan bir gerekçe söz konusu. Yasakları kaldırmaya yönelik her adım, kolayca anayasanın laikliği tarif eden 24. maddesine aykırı olarak değerlendirilebilir. Hatta eylem değil, söylem bile AK Parti'nin başına dert açabilir. Ordan burdan birkaç kelime cımbızlarsınız, yeni bir davanın gerekçesini pekalâ oluşturabilirsiniz.
Bakalım Dengir Mir Fırat'ın söyledikleri doğru çıkacak mı?
Türkiye, kötü sürprizler arefesinde mi?