Tayyip Erdoğan'ın Davos çıkışı yüzünden "Türkiye Batı'dan kopuyor" diyenler, bir yandan da, Deniz Baykal'ın görüşlerini destekleyip, "İsrail pilotlarının Konya'da eğitildiğine" dikkat çekiyor. Peki, eğitime son verip, İsrail'le ilişkilerimizi kökten koparalım mı? Irak'taki Müslümanların ölümünün hesabını da, ABD'den soralım! Baykal'ın dediği gibi, önemli olan Bush'u azarlamaksa, o gittiğine göre, Erdoğan, halefi Obama'nın kulağını, şöyle sert bir biçimde, çekiversin.
Asıl o zaman, Ahmedinecad olmaz mı? O zaman, Türkiye Batı'dan kopmaz mı? Tabii, muhalefet bu eleştirileri, Davos'taki efelenmesinin bir kıymeti harbiyesi olmadığını vurgulamak için yapıyor. Bu "iğnelemeler", Arap dünyasının Erdoğan'a duyduğu aşkı söndüremediği gibi " hamaseti seven" Türk kamuoyunun kanaatini de etkilemiyor.
Türkiye'nin ağırlığı, çok yönlü dış siyasetten kaynaklanıyor. Batı'ya sırtını çevirse, Ortadoğu'da da fazla itibarı olmaz. Müslüman Arap halkı, Batı dünyasının bir parçası sayılan -farklı mahalleden birinin- Türkiye'nin, onlara sahip çıkmasından dolayı sevinçli ve minnettar. Dışişleri'nde Tayyip Erdoğan'ın danışmanlığını yürüten Prof. Ahmet Davutoğlu'nun, çeşitli çevrelerden gelen yüksek dozdaki eleştirilere rağmen, çok yönlü politikada ısrarlı davrandığını unutmayalım. ABD'nin karşı koymasına mukabil, Tayyip Erdoğan'la Suriye Devlet Başkanı Başer Esad, ailelerini de kapsayan sımsıcak bir ilişki kurmadı mı? Hamas lideri Halid Meşal ülkemize geldi; sonra da temaslar devam etti. Erdoğan, Batı'nın unuttuğu bir gerçeği, Hamas'ın 2006'da seçimi kazandığını sürekli hatırlattı. Komşuluk münasebetini öne sürerek, Türkiye, İran'dan da vazgeçmeyi hiç kabul etmedi. Adını bile işitmediğimiz ülkelerle temas kurulmasaydı, Türkiye kolay kolay, Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi üyesi olabilir miydi? Hayır! Türkiye Batı'dan kopmuyor Aksine, ağırlığını arttırıyor.