Medyanın yanlışı; hepimizin yanlışı... Nedir?
Ergenekon üzerinden hesaplaşmak. Oysa vatanseverlik yarışına girmeye gerek yok. Birbirimizi karalaya karalaya, basın itibar kaybına uğradı. Köşe yazarları da, medya patronları da, bundan nasibini aldı.
Ertuğrul Özkök beğendiğim bir gazeteci. Düşüncelerimiz, kaygı ve korkularımız çoğu kere birbirine uymasa bile, temel değerlerde uzlaşabiliriz onunla. Geçenlerde, bu konuları konuşurken, Cevat Fehmi Başkurt'un bir kitabından söz etti. Başkurt, "Yirmi kalburüstü basın mensubu" arasında Ali Kemal 'i de saymış. Hani, Milli Mücadele'ye karşı çıktığı için yargılanmak üzere Ankara'daki İstiklâl Mahkemesi'ne götürülürken, İzmit Bölge Komutanı Nurettin Paşa'nın adamları tarafından linç ettirilen siyaset adamı ve gazeteci. Başkurt, bize, "vatan haini" diye tanıtılan Ali Kemal için, "fikirlerinin kurbanı" diyormuş. Ali Kemal, Milli Mücadele'yi İttihatçılığın devamı gibi görüyordu, bu yüzden Atatürk'ü desteklememişti; İngiliz taraftarıydı. Böyle bir kişiyi dahi, Cumhuriyet gazetesi yazı işleri müdürlüğünü yapmış olan Cevat Fehmi Başkurt, "vatan haini" değil, "fikirlerinin kurbanı" diye nitelendirebiliyor. Biz ise her vesileyle, "İçimizdeki Ali Kemal'lerden" söz ediyoruz. Sürekli nefret üretiyoruz.
Artık tarihi de, bugünü de daha objektif değerlendirme vakti geldi. İnsanları yaftalamadan, suçlamadan, art niyet ya da gizli müttefik aramadan, casusluk yakıştırması yapmadan, ırkını, mezhebini kurcalamadan, soğukkanlı bir bakış açısına kavuşmak gerekiyor.