Sevgili okuyucular, bu hafta Pazar sohbetinde sizinle Hatay'da yakalanan TIR olayı konusunda dertleşmek istiyorum. Hani halk arasında sık sık söylenen bir lâf vardır: Devletin çivisi çıktı derler.
Gerçekten de bazı olayları görünce aklıma bu çivi meselesi geliyor. Bir haftadan beri medyamız 'Hatay'da yakalanan TIR'ın esrarını ballandıra ballandıra anlatmakla meşgul...
Evvelâ, İslâmî kimliği dolayısıyla hoşlanmadıkları İHH'ya saldırıp uluslararası itibara sahip bu vakfı karalamaya çalıştılar. Vakfın TIR'ı Suriye'deki muhalif İslâmcılara gönderdiğini iddia ettiler.
Sonra, TIR'daki MİT görevlisini öğrenince, BM'nin Türkiye temsilcisi edasıyla âdeta Suriye'deki eli kanlı diktatörün sözcülüğüne soyunup Türkiye'yi en ağır şekilde suçlamaya giriştiler. CHP'nin 'domuzdan yana' Suriye politikasını TIR olayında da tekrarladılar.
***
Halbuki
İçişleri Bakanı Efkan Ala'nın bir cümleyle açıkladığı gibi,
TIR Türkmenlere ihtiyaçları olan yardım malzemesini götürüyordu. Defaatle yazdık, söyledik:
Suriye'de 3,5 milyon
Türkmen yaşıyor ve
Esad alçağının esas hedefinde -babası gibi- bu
Türkmenlerin etnik temizliği var. Nitekim,
Suriye'nin kuzeyinde sayıları bir milyonu bulmayan
Kürtleri el altından destekleyerek özerklik vermeye uğraşırken, görülmemiş baskı ve zulüm altındaki
Türkmenleri yok etmeye çalışıyor. Daha geçen gün bir yandan
Lazkiye bölgesinde yaşayan
Bayırbucak Türkmenlerine saldırırken,
Halep Türkmenlerine de varil bombası atıyordu.
Buna karşılık
Türkiye,
Türkmen soydaşlarına gerektiği ölçüde sahip çıkamadı. Hiç ayırım yapmadan zulme mâruz kalan bütün
Suriyelilere kucağını açtı ve yardım etmeye çalıştı.
BM ve diğer sözde demokratik ülkeler seyirci kalırken
Suriye mültecilerine biz sahip çıktık.
***
Şimdi sizlere soruyorum:
Birkaç kilometre yakınınızda soydaşlarınız, dindaşlarınız ve mâsum insanlar en tabiî ihtiyaçlarını karşılayamaz durumda sürünürken bunlara yardım etmek kadar önemli bir vazifeden nasıl kaçınırsınız?...
TIR'ın içinde silâh varmış; varsın olsun.
Türkmen kardeşlerimize gerekirse silâh da göndermeliyiz.
Ancak,
Türkiye Dışişleri Bakanlığı bu iddiayı kabul etmiyor. Bu iddiaların,
Türkiye'yi suçlayan
Suriye'deki dikta yönetimi tarafından yapıldığı bilinmektedir.
***
Bu olayda beni en çok üzen, yönetimin ve yargının tutumudur.
Bir defa,
MİT'in olaydaki beceriksizliğini hoş görmek mümkün değildir. Devlet olarak
Türkmenlere yardım için
Suriye'ye
TIR göndereceksiniz ve bu
TIR 'yakalanacak'(!) Hiç böyle rezalet olur mu?... Ya
Adana Savcısı'na ne demeli?
Adam sanki
Türkiye'nin savcısı değil de
BM'nin denetim elemanı...
Bereket versin
Hatay Valisi devlete sahip çıkıyor da
TIR bırakılıyor. Bu arada bütün dünyada
Türk istihbarat teşkilâtının ve
Türkiye'nin
Suriye'ye silâh gönderdiği propagandası yapılıyor.
Türkiye, haksız yere ithama mâruz kalıyor.
Sadece bu
TIR olayı bile
Başbakan Erdoğan'ın son haftalardaki üzüntüsünün ve kızgınlığının ne kadar haklı olduğunu gösteriyor.
Lâkin, devleti oluşturan yapının tekrar âhenkli ve etkili şekilde çalıştırılabilmesi için son derece soğukkanlı olarak doğru tahliller yapılması ve erkler arasındaki dengelerin iyi kurulması lâzımdır.
'Kuvvetler Ayrılığı' ilkesini, darbecilerin 1961 ve 1982 Anayasalarında olduğu gibi
'kuvvetlerin infiradı'ndan,
'kuvvetlerin uzlaşması'na götürmemiz ve bu esasa göre yeniden yapılandırmamız gerekir.