Sevgili Okuyucular; bu pazar sizlerle aslında bir sohbet konusundan çok daha önemli bir meseleyi tartışmak istiyorum. Son birkaç gün zarfında meydana gelen olaylar, birilerinin Türkiye'yi ve Başbakan'ı içten yıpratmak için uğraştıklarını gösteriyor. Devletin, kuvvetler ayrılığı çerçevesinde yerine oturtulduğu son dönemde, bu şekilde bir 'Devlet Krizi'nin çıkartılmaya çalışılmasının başka bir izahı olamaz.
***
Düşünebiliyor musunuz?... Dünyada ve
Türkiye tarihinde daha önce hiç görülmemiş bir
'Devlet Skandalı' yaşanıyor.
MİT'in mevcut müsteşarı ile önceki müsteşarı ve yardımcısı, basına intikâl etmiş görevleri dolayısıyla şüpheli sıfatıyla sorgulanmak üzere İstanbul Özel Yetkili Savcılığı'na çağrılıyor. Hâlbuki
MİT Kanunu'nun 26'ncı maddesine göre
MİT mensupları hakkında cezaî takibat ancak
Başbakan'dan izin alınmasıyla mümkündür. Savcılık, yeni
CMK'nın 250'nci ve 251'inci maddelerine dayanarak meseleyi özel suçlar çerçevesinde değerlendiriyor. Bu yanlış değerlendirmesinde ısrar eden Savcılık, mevcut müsteşarın sorgusunun
Ankara'da yapılmasını ve diğerlerinin yakalanmasını kararlaştırıyor.
Bu arada,
İstanbul Emniyet Teşkilatı'nın istihbaratla ilgili kişileri görevlerinden alınıyor. Bir yandan da
Hükûmet, derhâl bir kanun tasarısı hazırlayarak
MİT Kanunu'nun 26'ncı maddesini kuvvetlendirecek bir formülü
TBMM'den çıkarmaya çalışıyor.
Görüldüğü gibi,
İstanbul Özel Yetkili Savcılığı'nın bu yanlış uygulaması, bir taraftan yasama, yürütme ve yargının önemli unsurlarını karşı karşıya getirirken, diğer taraftan devletin zarar görmesine sebep oluyor.
***
Bu krizden kimler çıkar sağlayabilirler?
Türkiye dışından en büyük çıkarı sağlayacak ülke
İsrail olarak görülüyor. Bu krizin çıkartılmasını tahrik eden
İsrail-Mossad planı, bir yandan
Başbakan'dan
Davos'taki
'one minute'in intikamını alırken, bir yandan da
MİT'in başında kendileri açısından tehlikeli gördükleri, gayretli ve vatansever bir devlet yetkilisini yıpratarak
MİT'e darbe vurmaya çalışıyorlar.
Bu durum, anlayabilenler için
Türkiye Devleti'ne doğrudan zarar vermek demektir. Buna alet olanların, sebep oldukları olayı ciddî şekilde düşünmeleri gerekir.
***
Bu
'Devlet Krizi'nden en çok yararlanacak olan ikinci grup
PKK,
KCK gibi
Türkiye'nin düşmanı terör çeteleriyle, onların uşaklığını yapan
BDP gibi siyasî teşkilâtlardır. Zira güvenlik güçleri ve
MİT, son dönemde terörle mücadelede gerçekleştirdikleri başarılı operasyonlarla terör örgütünü köşeye sıkıştırmış ve etkisiz hâle getirmeye başlamıştır. Kuyruğu kısılan terör örgütünün ve uzantılarının
MİT'i ve güvenlik güçlerini yıpratmak için elinden geleni yapacağı ve zaman kazanmaya çalışacağı açıktır. Bu durumda, örgüt dış destekli istihbarat yardımlarına da dayanarak
Devlet'i ve
MİT'i yıpratmak için elinden geleni yapmaktadır. Diğer bir deyişle, bu krize sebebiyet verenler bilerek ya da bilmeyerek terör örgütünün ekmeğine yağ sürmektedirler.
***
Bu skandala sebebiyet veren unsurlar arasında, ne yazık ki devlet kurumları içindeki klikleşmenin ve çekişmenin de rolü bulunmaktadır. Dar görüşlü hâkimiyet hesapları ve iç politika spekülasyonlarının, bu nevi kuruluşlar arasında her dönemde var olan kronik çekişmelerin, son dönemde devletin üst yapısını krize sürükleyecek derecede etkili olması, üzücüdür.
Yılmaz Öztuna'ya rahmet
Türk Milleti, çok değerli bir gerçek aydınını kaybetti.
Yılmaz Öztuna Beyefendi, onbinlerce sayfalık eseriyle
Hakk'a yürüdü.
Yılmaz Öztuna'yı anlatmak için satırlar değil, kitaplar gerekir.
Türk tarihi,
Türk musikîsi ve edebiyatı konusunda eşine az rastlanır bir uzmanlığa sahip olan merhum
Öztuna, büyük
Türk hükümdarı
Abdülhamid Hân'ı bize tanıtan ve
Hırka-i Saadet'te kesintisiz
Kur'an okunması icraatının öncülüğünü yapan bir ilim ve gönül adamıydı. Bana bir sohbetimizde altı yaşından beri tarih ve musikî okuduğunu söylemişti.
Sütunlara sığmayacak çok sayıda eserleri arasında on iki ciltlik meşhur
Türkiye Tarihi'ni ve
Türk Musikisî ansiklopedisini özellikle zikretmek istiyorum.
Osmanlı Hanedanı'na da sahip çıkan
Yılmaz Öztuna, millî bir mütefekkirimiz olarak tarihteki yerini aldı.
O'nu minnet, şükran ve rahmetle anıyoruz. Ruhu şâd olsun.