Geçen hafta Anadolu liselerinin kontenjanlarıyla ilgili yazıma, olumlu ve olumsuz yanıtlar aldım.
Tabii ki herkesin düşüncesine saygı duyuyorum. Ancak içlerinden biri, değerli dostum Türkiye Özel Okullar Birliği Başkanı Cem Gülan'ın e-postası, beni çok etkiledi. Yanlış değerlendirme yaptığım inancında. Önce özellikle şunu belirtmek istiyorum.
Eğitim yazarlığına başladığım ilk günden itibaren, özel okulculuğu destekledim.
Bu yazıyı, kontenjanların boş kalması nedeniyle yazmıştım. İstemeden özel okulcuları üzmüş olabilirim.
Haksızlık varsa, telafi etmek zorundayım. Şimdi sizinle, bu e-postanın bir kısmını paylaşıyorum.
Anlamlı mesaj
Mevcut sisteme göre öğrenci bir Anadolu veya fen lisesi, bunun yanında Türk veya yabancı bir özel okul da kazanmış olabilir. Her şeyden önce özel okullar tüm kayıtlarını fedakârlık yaparak resmi okul kayıtlarının sonrasına koymuştur. Dolayısıyla Anadolu lisesini kazanan bir öğrenci kaydını ya tarihinde yapmıştır ya da yaptırmayarak hakkını kaybetmiş ve listeden düşmüştür.
Yani öğrenci eğer hem Anadolu lisesi hem de özel okul kazanmış ve özel okula kaydolmaya karar vermişse, zamanında Anadolu lisesine kaydolmadığı için hakkını kaybeder ve listeden düşer. Dolayısıyla yedeklere sıra geçer.
Eğer öğrenci kaydını Anadolu lisesine yaptırdığı halde özel okula (belirttiğiniz gibi yabancı özel okula) geçiyorsa kendisinden nüfus cüzdanı ve diploma istenir. Bu durumda öğrenci ve velisi kayıt yaptırdığı Anadolu lisesine giderek kaydını sildirir. O okulun yöneticisinden imza karşılığı diplomasını alır ve bu durum diplomasının arkasına işlenir. Bir öğrenci veya velisinin kaydını sildirmemesi söz konusu olamaz. Eğer size Anadolu liselerinin boş kalmasının sebebi budur diye bilgi verenler, listede ismi olduğu halde kayıt yaptırmayan ve halen ismi listede duran öğrenciler olduğunu iddia ediyorsa bu bilginin yanlış olması gerekir. Çünkü tarihinde kayıt yaptırmayanlar yerine bir sonraki listelere geçilir. Bu okullarda da özel okulların sistemi uygulanabilir. Kayıtların son günü örneğin saat 15.00'te listede olup okulda kayıt için bekleyen velilerle kontenjan doldurulabilir.
Tüm bunlardan daha da vahim olanı adaylara resmi okullarla özel okullar için tek listede tercih yaptırılması önerinizdir. Pek çok sakıncasının yanında veli tercih önceliğini parasız okuldan yana kullanacaktır. Bu durumda özel okullar ikinci lige düşecek ve prestij kaybedecektir. Özel okullar ticari kuruluşlardır.
Vakıf üniversitelerine benzemediklerinden prestij kaybetmeleri, boş kalmaları veya zarar etmeleri durumunda hiç kimse yardımlarına koşmaz. Bu durumda ya sistem özel okulların da katılımıyla rehabilite edilmelidir, ya özel okullara geçmişte olduğu gibi kendi sınavlarını yapma ve en doğal hakları olan öğrencilerini bulma izni verilmelidir. Ya da Bakanlık, parasız olduğu halde dolmayan Anadolu liselerinin, sayısını ve kontenjanını doğru belirleyip belirlemediğini araştırmalıdır.
Destek olunmalı
İşte e-postanın içeriği. MEB'in eğitim kalitesini yükseltmeye çalışan bu tür okul girişimcilerine destek vermesi; ülkenin geleceği için önemlidir. Özel okul açan kişi, okul binasını yaptırması yanı sıra hem istihdama katkıda bulunuyor, hem de vergi ödüyor. Bunca faydası varken, ülkemizde yanlış bir anlama var. Sanki özel okulculuğu teşvik etmek, devlet okullarını ihmal etmek anlamına geliyormuş gibi düşünülüyor. Devlet ve özel okul ayrımına kesinlikle karşıyım.Türkiye'nin geleceği için yabancı dil ve bilgisayar teknolojisini iyi bilen sosyal gençleri yetiştiren bu özel okulları ayakta tutmalıyız. Hükümetimizin MEB denetiminde, kendi yükünü azaltan, eğitim kalitesini yükseltmeye çalışan özel okul girişimcilerini destekleme çalışmalarını doğru buluyorum.