Pazar akşamı Haber Türk'te "Basın Kulübü" programında "şiddet konusu" tartışıldı. Öncelikle programında gençlik sorunlarına yer veren değerli dostum Melih Meriç'e bir eğitimci olarak teşekkür ediyorum. Programda konunun gerçek konukları yer aldı. Konuya "neden, niçin, nasıl" ilkeleriyle yaklaşıldı. Eleştiriler yapıldı, önerilerde bulunuldu. Geçen hafta Samsun'da gençlerimiz arasında oluşan çok üzücü bir olayla karşı karşıya kaldık. İki gencimizi kaybederken, birini de parmaklıklar arasına gönderdik. Şu anda iki ailenin de yüreği yanıyor. Olayların ortasında kalan kızımız da evinde bir psikolog nezaretinde tedavi oluyor. Ne yazık ki dört genç fidanı bir anda söndürdük. Bana göre bu bir canavarlaşmadır. 17 yaşındaki bir gencin eline silah nasıl verilir? Bu genç, iki arkadaşına 8 kurşun sıkacak hale nasıl gelir? Burada ailenin, okulun, emniyetin ve medyanın kendisini sorgulaması gerekiyor. Ne ekersek onu biçeriz. Bu nedenle konuk olarak katıldığım programda önemli bulduğum bazı noktalardan bahsetmek istiyorum.
Bu konu öncelikle anne, babaları ilgilendiriyor. Çocukları için model oluşturduklarının ve çocuklarının okuldaki davranışlarının büyük olasılıkla onların evde gördükleri muameleyi yansıtacağının bilincinde olmalılar. Kabul edilebilir ve kabul edilemez davranışlara net sınırlar koyarak şiddet konusunda, çocukları için yol gösterici ve açık kurallar belirlemeliler. Aile içi demokrasiye önem vererek hayata geçirmeliler ve onlara zaman ayırmalılar. Çocuklarıyla güven ilişkisi oluşturarak onların arkadaşlarından, nerede olduklarından ve ne yaptıklarından haberdar olmalılar. Güvenli bir eğitim ortamının sürdürülmesine ilişkin okul politikalarını ve kurallarını desteklemeleri gerekiyor.
Tabii ki okullarımızın da birçok problemi var. Gerek fiziki açıdan, gerekse eğitimöğretim açısından. Burada iyi niyetleriyle tüm güçlerini ortaya koyan yönetici ve öğretmenlerimizi kutluyorum. Ancak şiddet konusunda okulların da üzerine düşen görevler var. Ev, okul arasındaki iletişimi güçlendirmeliler. Öğrenciler için katılımcı yollarla davranış kuralları belirlemeliler. Disiplin önlemleri almalılar. Şiddet olaylarına karşı net ve tutarlı bir tavır sergilemeli ve bunları görmezlikten gelmemeliler. Öğrencilerin güvenliğini sağlayacak tedbirleri almalılar.
Şiddet olayında iğneyi kendimize, çuvaldızı başkasına batırmalıyız. Bu konuda en önemli görevlerden biri de medyaya düşüyor. Görsel ve yazılı medya da aile ve çocukların bilinçlendirilmesi konusunda planlanan ve uygulanan çalışmalara destek vermeli. Şiddetle mücadele alanındaki olumlu gelişmeler üzerinde yoğunlaşarak, okullarla ilgili haberlerin yayımlanmasında daha özenli davranmalı. Okulların faaliyetleri ve başarıları ile ilgili bilgileri kamuoyu ile paylaşarak okulu desteklemeli. Gazetelerde eğitim köşelerine ve TV'lerde de eğitim programlarına yer verilmeli.
Şiddet toplumsal bir olaydır. Kimse "Bana ne!" diyemez. Herkes bu taşın altına elini sokmak zorundadır. Kısacası gençlerimize sahip çıkalım, sonra ağlamayalım.