Türkiye'nin en iyi haber sitesi
TULU GÜMÜŞTEKİN

Yunanistan için karar zamanı...

Geçtiğimiz hafta, IMF, AB ve Avrupa Merkez Bankası'nın vardığı anlaşmayla Yunanistan'ın iflas etmesi engellendi. Ancak 130 milyar euro düzeyindeki kurtarma paketinde hâlâ bazı sorunlar var. Öncelikle teknik açıdan, yaklaşık 320 milyon euronun Yunan bütçesinden nasıl tasarruf edileceği henüz belli değil. Bu meblağı emekli maaşlarından kesmek zorunda kalacak olan Papademos hükümeti bir türlü bu tasarruf kalemini açıklayamıyor. Pazartesi günü toplanacak Euro Bölgesi Bakanlar Konseyi, anlaşmaya son onayı verecek.
Bu kurtarma paketinin sağlıklı sonuç vermeyeceği de şimdiden belli. Yunanistan'ın tasarruf önlemleriyle nasıl bir büyüme sağlayabileceği de meçhul. En iyimser tahminlerde bile, Yunanistan'ın önümüzdeki on yıl, ciddi bir büyüme sağlaması öngörülmüyor. Yunan halkını bekleyen, the Guardian'da William Wall'un yazdığı gibi "tasarruf" değil, eziyet ve ıstırap...
Bu aşamada, AB içindeki üye devletlerin kullandığı üslup devreye giriyor. Bu üslubun, AB'nin kurucu ilkelerinden olan "dayanışma" prensibi ile hiç ilgisi bulunmuyor. Alman Ekonomi Bakanı Wolfgang Schauble, tasarruf önlemlerinin uygulanacağına dair siyasi partilerden yazılı taahhüt istedi ve Yunan Cumhurbaşkanı Karolos Papulyas, buna ciddi bir ters cevap verme gereğini duydu. Şansölye Merkel, tasarruf tedbirlerinin Yunanistan'daki "üretici güçleri serbest bırakacağını" söylüyor. Her türlü devlet harcamasını kısarak büyümeyi artırmış olan hiçbir örnek yok tarihte, ama hâlâ bu stratejiden vazgeçilmiyor.

Seçim sonrası neler olabilir?
Çok değil sekiz hafta içinde Yunanistan'da erken seçimler yapılacak, şimdilik komünist partiler ciddi biçimde anketlerde önde gidiyorlar. Alternatifi de aşırı sağ hareketler olacak. Seçilecek hükümet, tasarruf tedbirlerini kabul etmezse, Yunanistan ödemelerini durduracak ve "müflis" duruma gelecek. Bu aşamada, Euro bölgesi nasıl davranacak?
Bir ortak para birimine girmek hiç kolay bir egzersiz değil, ancak ortak para biriminden çıkmak, sadece ekonomik değil büyük siyasi değişimleri beraberinde getiren çok trajik bir süreç... AB, kısa vadeli tasarruf tedbirleri ve bir türlü alınamayan radikal karar boşluğu içinde, böylesi bir felaketin başlamasını seyretmekle mi yetinecek?
Yunanistan muhtemelen borçlarını ödeyemeyecek, bu giderek herkesin paylaştığı bir tahmin...
Muhakkak ki kemer sıkması gereken alanlar da olacak, ancak bu alanlar, yalnızca emekli aylıklarının kısılması, işsizlik sigortasının daraltılması, sosyal ödentilerin kısılması olmamalı...
Neden hiç kimsenin Yunanistan'ın Fransa'dan alacağı üç firkateyn ile Almanya'dan alacağı üç denizaltıdan tasarruf etmesini önermediği bir soru işareti olarak ortada duruyor. Artık oynayacağı hiçbir siyasi işlev kalmamış olan eski Dışişleri Bakanı Dora Bakoyanni, Yunanistan'ı Ege denizinde yeni tehlikelerin beklediğini açıkladı.
Yunanistan'ı ne Ege'de, ne Akdeniz'de ne de Adriyatik denizinde bekleyen hiçbir tehlike yok. Yunan hava kuvvetleri de bir saldırı tehdidi altında değil. Yunanistan'ı bekleyen en büyük tehlike, gerçek sosyal patlama tehlikesini görmeyen ve piyasaları yatıştırıp silah ticaretini sürdürmeyi hedefleyen siyaset anlayışı... Benzer bir anlayış, Türkiye'de seçmen tarafından neredeyse on yıl önce tümüyle tasfiye edildi. Yunan seçmeninin de aynı tepkiyi göstermesi ve bu anlayıştan kurtulması çözüm için ilk adım olabilir.

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA