Mustafa hoca göreve gelmeden önce de ve görevde olduğu süre içerisinde de pek çok kez Beşiktaş taraftarı olduğunu beyan etti. Aslında teknik adamların çalıştığı takımı tutmak gibi bir mecburiyetleri yok. Genel olarak teknik adamın seçiminde bu konu belirleyici de değildir. Mustafa hocanın diğer takımlardaki geçmiş çalışmalarına bağlı olarak böyle bir ispatı yapma çabasını da normal karşılıyorum. Hoca bu takımı şampiyon yapmak için geldi. Tecrübesi ve birikimiyle bunu da başardı. Uzun yıllardır çalkantılı ve sıkıntılı günler geçiren camiada bir şeyler değişiyor diye düşünürken maalesef yeni sezonla beraber işler tekrar karıştı. Tam her şey düzeliyor derken, transferlerdeki kaos ve takım içinde bozulan dengeler, başarısız saha sonuçları yine karşımıza çıktı. Ben hocanın transferdeki kararlarını değerlendirdiğimde görüyoruz ki Mustafa hoca çalışma prensibi olarak tek yetkili ve tek seçici. Yeni sezonda yaptığı oyuncu tercihlerinde hem marka olarak hem de rakamsal olarak ciddi sıkıntılar var. Doğal olarak hocanın istediği oyuncuların kaliteleri, performansları, maliyetleri ve bunlara bağlı olarak elde edilen neticeler sorgulanıyor. Sezonu iki şampiyonlukla kapatan takım çok kısa süre içerisinde ciddi bir irtifa ve güven kaybına uğradı. Taraftarlar ve camia kızgın. Gelinen noktada gelişen olaylardan dolayı da hoca şimdi bıçak sırtında. İşleri düzeltme inancıyla kendisinin istifa etmiyeceğini biliyorum. Ama Başkan ne kadar hocanın arkasındayım dese de ondan vazgeçmesi Lucescu'nun iki dudağı arasındaki evet kelimesine bağlı. Takımın başından ayrılması durumunda arkasında nasıl bir maliyet ve oyuncu kalitesi bırakacağını kendisi de biliyor.. O zaman ben de şunu sormak istiyorum..
SEVGİLİ HOCAM...
Sevgili hocam gerçek Beşiktaşlılık yalnız söylemle mi yoksa gönül verdiğin camianın her türlü kaybına ve zararına günü kurtarmak adına göz yummadan karşı durmakla mı olur?