Olimpiyat Stadı'na girerken milli takımlarını yalnız bırakmayan cefakar taraftarın serzenişleri vardı. Stada girdiğimizde 'Danimarka-Yunanistan maçıyla aynı saatte oynamasak olmaz mıydı' siteminin tribünlere yansıdığını ve iki maç arasında gel-gitler yaşayıp, tercihlerini tv başında oturmaktan yana kullandıklarını gördük. Stada gelenler bizim kadar şanslı, gelmeyenler gelmedikleri için haksız da sayılmazdı! Basın tribününde bizler hem Milli Takım'ın Almanya karşısındaki ezici futbolunu izlerken, aynı anda televizyonlardan Danimarka maçını takip etme şansına sahiptik Bir taraftan 10. dakikada Halil Altıntop'un Owomoyela'ın kısa geri pasıyla başlayan 13'te Yıldıray'ın pası ve Tümer'in üst direkte patlayan şutuyla devam eden Türkiye'nin atakları karşısında Almanya'nın şaşkınlığını keyifle izledik. 19'da Tümer, Halil'in çıkardığı topu kale yerine auta gönderdiğinde gol "Geliyorum" demişti ki, 25'te Tümer'in sağ ayakla sert vuruşu yan direkte patladı, dönen topla Halil, filelerin tozunu aldı: 1-0. Stattaki 20 bin kişi Nihat'ın 31. dakikada çaprazdan vurduğu Kahn'dan dönen bazukasının ve Yıldıray'ın enfes paslarının keyfini sürerken, 41'de basın tribününden bir volkan gibi patlayarak yayılan 'Goool' ateşinin içine girdiler... Fatih hoca, "Danimarka-Yunanistan maçını izlemeyeceğiz, dinlemeyeceğiz" demişti ama basın tribünündekileri unutmuştu! Fatih hoca ilk yarının en iyilerinden Yıldıray ve Halil'i oyundan alarak Arnavutluk maçını düşündüğünü gösterdi. İlerleyen dakikalarda başta İbrahim Akın ve Nuri başta olmak üzere yapılan değişiklikler ve kulübedekiler Türkiye'nin kadrosunun ne kadar güçlü olduğunu gösteriyordu. Almanya'da yetişen Nuri'nin 89'da attığı gol, Almanlar için traji komik olduğu kadar bir o kadar da futbolun acı gerçeğini ortaya koydu. Özellikle de 2006'nın favorisi Almanya karşısında oynadığı futbolla Dünya Kupası'nda mutlaka yerini alması gerektiğini haykırıyordu. Neuville'in golü de bu gerçeği değiştirmeye yetmedi.