Yazı işleri müdürümüz sevgili Engin Uğur Ağır kardeşim, yanıma gelip "Erhan abimiz, Ünver ölmüş" dediğinde, durup kaldım. Sanki içimden bir şeyler buharlaştı. Zihnimin kulvarlarında, geçmiş yılların rüzgarlı koridorlarında, hüzünle dolaştım. Değerli gazeteci büyüğümüz, çok sevgili Erhan Ünver ağabeyimizi, son olarak kısa süre önce, sevgili dostum, meslektaşım Nedim Bubik ile birlikte görmüştük. Kısa sohbetimizde, eski günleri sevgiyle anmış, sağlığı üzerine konuşmuştuk. Gayet iyi görünüyordu. Keyifliydi. Sonra kucaklaşmıştık; en kısa zamanda görüşebilmek dileğiyle. Meğer doğal bir sokak töreni eşliğinde, sanki sessiz bir veda karşılaşmasıymış bu yaşadığımız.
BAŞARILI GAZETECİ
Bir insanın ölümünün ardından söylenebilecek en güzel cümlelerden biri; sahici duygularla "çok iyi insandı" diyebilmektir. İnsanlar, bazen bu sözcükleri tam karşılık bulmadan, 'ölene hakkını helal etme' niyetiyle söyler. Elbette bu söylem de iyidir, "şefkat duygusu" içerir. Erhan Ünver ağabeyimiz ise bu sözcükleri, yaşarken fazlasıyla hakeden, gerçekten çok iyi bir insandı. Ünver, bu güzel insanlığını, iyi aile babası olmasının yanında, başarılı meslek hayatıyla süslemeyi bilmişti. Erhan Ünver, başarılı bir gazeteciydi. Gazeteciliğe emek veren, heyecanlı, usta isimdi. İçtenlikli bir meslek aşkı taşırdı. Bizim kuşağımızdan çok sayıda gazeteci, onun yanında çıraklık eğitiminden geçmiştir.
İşini tutkuyla yaparken, yanında birlikte çalıştığı genç insanlara sevgi göstermeyi ihmal etmezdi. Yani işini sevgiyle yapmayı bilen insandı. Hayatı zorlaştırmaz, tam aksine kolaylaştırırdı. Gazeteciliğe başladığımız, muhabirlik yaptığımız yıllarda, çoğumuzun yöneticisi, en büyük ağabeyi konumundaydı. Arada küçük, tatlı şakalar yaparak kızdırırdık onu. Kızardı, ama hoş görmeyi hep bilirdi. Kızgınlığı bir anda köpük olur, uçup giderdi. Her zaman sevgisi ağır basardı.
ÖRNEK KİŞİLİK
Gazeteciliğe 22 yaşındayken, 1960 yılında Ege Telgraf'ta başlayan Erhan Ünver ağabeyimiz, tam 43 yıl Yeni Asır'da çalışmıştı. Dile kolay, neredeyse yarım asır. Geçmişte, gazetemiz Sabah'ın ilk doğduğu yıllarda, Ege Bölge Temsilciliği görevini de üstlenmişti. Ne mutlu ona ki, Erhan ağabeyimiz zoru başardı; her zaman sevilen, sayılan insan olabildi. Mesleğini yürütürken, saygın çizgisini korudu. Hep mütevazı bir duruşu vardı. Genç gazeteciler için iyi bir örnekti. İzmir Gazeteciler Cemiyeti, 2010 Hasan Tahsin Basın Hizmet Ödülü sahibiydi. Yazar Cenap Şahabettin'in bir zamanlar söylediği gibi; "Hepimiz ölümün nişanlısıyız"; ya da Montaigne'in asırlar önce yazdığı gibi, "Her insan, her zaman, doğmak ile ölmek arasındadır."
Evet, insanın yazgısı, doğmak ile ölmek arasında. Ölüm farkındalığını, hep taşımak gerekir. Çünkü bu farkındalık, hayatı anlamlı kılar. Sevgiyi öne çıkarır. Bize fanilik duygusunu hissettirir. Hayat denizinde, şımarmamızı önler. Sevdiklerimizi yüceltmemizi sağlar. Adalet duygumuzu güçlendirir. Ayrıca önemli olan, doğum ile ölüm arasındaki sürenin, ne çok uzun olup olmadığı değil, bu sürenin hakkının ne ölçüde verildiği, ne kadar çok sevgiyle yaşanıp, yaşanmadığıdır.
Sevgili Erhan Ünver, kendisine biçilen zamanın hakkını verenlerdendi. Değerli eşi, meslektaşı, Anadolu Ajansı eski İzmir Bölge Müdürü sevgili Özden Ünver ablamıza, çocuklarına, yakınlarına, meslektaşlarımıza, tüm sevenlerine; yürekten başsağlığı diliyorum. Güle güle Erhan Ağabey, mekanın cennet olsun. Seni her zaman sevgiyle, saygıyla hatırlayacağız.