İzmir kadar, 'kriz' yaratma ustası bir kent var mıdır, bilmiyorum. İşte sanki çok yokmuşcasına, kucağımızda yine 'nur topu gibi yeni bir kriz' taşıyoruz. Özeti şu: Karşıyaka'da yüz dönüme yakın alan, TOKİ tarafından önceki yıllarda açık artırma ile bir işadamına satılmış. Alan razı, satan razı. Satış gerçekleşince, söz konusu işadamı Büyükşehir Belediyesi'ne, burasının konut alanına çevrilmesi için müracaat etmiş. Belediye çok sayıda nedenle konut alanı olamayacağını bildirmiş. Öneriye mecliste topluca 'hayır' denmiş.
'Hayır' oyları, bölgenin imar sıkışıklığı göz önüne alınarak verilmiş. Zaten bu sıkışıklık değerlendirilerek, söz konusu arazi, önceden o bölgedeki insanlar için, sosyal donatı ve spor alanları olarak belirlenmiş. Arsayı alan işadamı, doğaldır, ticari çıkarlarını gözetmek için, yeni yöntemler aramaya başlamış. Geçtiğimiz günlerde de, Karşıyaka Spor Kulübü ile bu alana stat yapılması konusunda mutabakat sağlamışlar. Karşıyaka Belediyesi onay vermiş.
Amaç ciddi 'stat kazancı' sağlamak. İşadamı da, ilçeye sağladığı bu fayda karşılığında, aynı alanda konut, alışveriş merkezi gibi örneklerle, ciddi ticari çıkar üretecek. Karşıyaka Belediyesi ile Spor Kulübü, cebinden para harcamadan stat sahibi olacak. İyi niyetli bir yaklaşım, elbette kente katkı getirilmek isteniyor. Ama İzmir'in bir de meclisi var, CHP'lisinin de, AK Partili'sinin, MHP'lisinin de oylarıyla kabul gören, ortak planlar var.
ÖNEMLİ PROJE
Bu planlarda bu arazi, yoğun yapılaşma nedeniyle, halkın spor ihtiyacını karşılayacak bir alan olarak önceden belirlenmiş. Doğruya doğru; geçmişte bu kent, imar planları konusunda altına ortak ısrarlı imzaların atıldığı değişiklikler de gördü. Kimi onaylandı, kimi olumsuzlandı, kiminin gerekçeleri farklıydı, kimisi de dava süreçlerine konu oldu. Demek istediğim şu ki bu şehri yönetenler; artık bu işlerde 'keyfilikten' vazgeçmeli. Konular özenle ölçülüp biçilmeli. Önce 'ortak uzlaşı' alanı yaratılmalı. Daha ciddi olunmalı. Örneğin Karşıyaka Belediyesi iyi niyetli bir atakla yola çıkarken, konuyu İzmir Büyükşehir Belediyesi ile hiç görüşmemiş bile. Şimdi Karşıyaka Belediyesi'ne de 'Neden böyle?' diye sorsak, o da Büyükşehir ile ilçe belediyeleri arasındaki kopukluktan dem vuracaktır haklı olarak. Ama bu kadar önemli görülen projede, Büyükşehir ile karşılıklı görüş alışverişinde bulunmadan, hatta siyasi parti meclis üyelerinin grup başkanlarıyla, bu konu hakkında iletişim geliştirmeden, konuyu kamuoyu huzurunda tartışmaya açmak, İzmir'in kamusal 'üslup' eksikliğinin ne derece ciddi olduğunun göstergesi. Kim haklı, kim haksız; detaylı değerlendirmeye girmek istemem. Çünkü konunun esas değerlendirmesini, daha çok uzmanlarına, bölgeyi tanıyanlara, şehir plancılarına bırakmak gerekli. Dün muhabir arkadaşlarımızla birlikte izlediğimiz basın toplantısında; Başkan Kocaoğlu'nun "Eğer böyle sosyal donatı alanlarını imara açacak isek, bugün bütün büyük kentlerimizde kentsel dönüşüm projelerini niye gündeme getiriyoruz?" sorusu, kanımca önemlidir. Kocaoğlu, "Bu ve buna benzer alanlar, planlamada yol, yeşil alan, spor tesisi, sosyal kültürel ihtiyaçlar için, kamuya ayrılan alan niteliğindedir" diyor.
KOŞULLAR UYGUN
Öneri mecliste komisyonlarda incelenecek, ama geçer mi? Sanmıyorum. Belki de 'her işte bir hayır vardır' mantığından yola çıkarak; Başkan Kocaoğlu'nun, Örnekköy'deki 70 bin metrekarelik alanın İzmir Büyükşehir Belediyesi'ne tahsis edilmesi halinde, "tamamen öz kaynaklarla" UEFA standartlarında 25 bin kişilik bir stat inşa etmeye hazır olduğunu açıklamasına, endekslenmek gerekli. Bu sahiplenmenin takipçisi olunmalı. Karşıyaka Belediyesi'ne de önerim, hazır koşullar oluşmuşken, bunun hayata geçirilmesinin sağlanması için, ciddi dayatmak olmalı. Çünkü İzmir'in yine dava konusu olabilecek, Basmane Çukuru gibi yeni örneklere tahammülü yok. Karşıyaka Belediye Başkanı Cevat Durak'ın ve Karşıyaka Kulüp Başkanı Hüseyin Çalışkan'ın, Karşıyaka aşkıyla hareket ettiklerine inanıyorum. Ama 'ortak akıl' önemli; hiçbir açılımı 'olmaz' ise 'olmaz' noktasına, taşımamak gerekli. Tersinden bakalım; eğer projeleri doğruysa, imar değişikliği de bölgede sıkışıklık yaratmıyorsa, 'ortak aklı' yaratsınlar. Çünkü yanlış hesap hep Bağdat'tan dönüyor.