Yol, hayatımızda büyük bir yer tutar. Durumumuz iyiyse "işler yolunda"dır. Kötü kadın yollu, yoksul yolsuzdur. Deneyimsiz kişiler çabuk yoldan çıkarlar, doğru yolu bırakıp eğri yollara saparlar, gidecekleri yolu şaşırırlar. Bir türküde yolunu şaşıran sevgiliye seviniliyor: "Karanfil uzar gider / Yaprağın düzer gider / Yar yolunu şaşırmış / İnşallah bize gider..."
Hepimiz yolcuyuz bir bakıma. Bu yolda kimimiz gurbete gider, kimimiz sılaya döner. Kimi turistik bir yolculuk yapar, kimi iş, aş için yollara düşer.
Yolcudur Abbas, bağlasan durmaz! Nerede bir yolculuk varsa orada bir yolsuzluk vardır. Yapılan yollar bir süre sonra köstebek yuvasına dönüverir. Yolu pek severiz. Hele karayoluna bayılırız! Karayolu değil, kaza yoludur burası... Başımız-gözümüz yarılır, ayağımız sakatlanır, ama gene de gideriz. Üç yanımız denizle çevrilidir, ama deniz yollarına önem vermeyiz. Hava yolu pahalıdır, demiryolu "gomonis" işi ve de pek tehlikelidir!
23 Ağustos 2004 tarihli SABAH gazetesinde "Karısını yolda unuttu" başlıklı bir haber vardı. Olay dış ülkede geçiyordu. Biz yolda karımızı unutmayız, ama dikkat etmeyi, insafı, vicdanı unuturuz! Bir yazarımız da "Ömür biter, yol bitmez" diye başlık atmış yazısına... Ömür de biter, yol da... Önemli olan tutulan yolun iyi olması, yolculuğun iyi geçmesidir.
Hiç kapanmasın sanata, bilime uzanan ışıklı yollar; açılsın doğruya, iyiye, güzele ve gerçeğe kollar; haydi hepinize iyi yolculuklar."
ERHAN TIĞLI-ALTINKUM / DİDİM